Tuesday, 21 September 2021

Alevi'nin Tavşanla İşi

 

t22Srro Soepntembeoodrn el20d18g 
Shared with Public
Public
Alevi'nin Tavşan'la İşi,
Çocukluğumdan bazı hatıralar var zihnimde, ama muhtemelen net ifadeler lise çağından kalma olmalı. '' Yahu Aleviler tavşan eti yemezler, biliyormuydun ?'' meraklı ve gizemli sorusunu bir düşünün.
Sanki sanırsınız ki, köşe başındaki kasap Osman'ın yağ kokan dükkanında müşteri ''Osman usta, bana şöyle az yağlı yarım kilo tavşan kıyma ile , aman üzerlerine kekik serpilmemiş bir kilo kadar da tavşan pirzola çek bakalım'' türü muhabbet pek yaygınmış gibi !
Hayatımda tavşan etini ilk defa o güzelim Marmara Adasında, 1975 te yemiştim. Eh, serde ''küçük-burjuva'' şeysinin şeysi olduğundan, bazen yaz aylarında tatile gitmeyi , gezmeyi, görmeyi, yeni insanlarla ve ''devrimci bacımız'' olmayan kızlarla tanışmayı arzulardık.
Neyse, belki bir kez daha yemişimdir, kimin aklına gelirdi ki tavşan eti yemek ?
Şuna benzetebiliriz. '' Yahu duydun mu, Mustafalar hiç deve eti yemezlermiş !'', gibi...
Konu olduğunda bilgiç olanımız hemen tavşan etinden uzak durmak gerektiğini ( yani konu Alevi olmalı), zira tavşanların insanlar gibi adet gördüklerini fısıldar.
Eh, aslında gayet duyarlı bir mazeret bu, eğer sebeb bu olsaydı.
Yalnız küçük bir problem vardı en başta; eğer tavşan adet görüyorsa, dişisi görüyordur, erkeği değil her halde!
Neyse, yazılanlara bakılırsa, kadınlara fiziki hususiyetlerle benzer adet haline sahip olan hayvanlardan en belirgin olanı, Şempazeler miş ( çoğunluk karar bu yönde ve bazı tarifler var elbette).
Bir listeye bakmıştım bir takım tariflerle belirlenmiş olan; içinde ''fare, arslan, beygir, köpek, koyun, inek, domuz vs.'' var ama, vallahi tavşan yoktu!
Bu arada, Türkçe olarak nete bir girildiğinde, konu hakkında yazılanlara bakıldığında , en azından bulunduğunuz an itibariyle komedi filmine para vermenize gerek yok.
Halkımız, tüm ''natürel'' bilinciyle bu konuda gerekli ve yeterli bilgiyi bizlere adres teslimi anında görüntü yapıyor. Elbette aralarında öğretim üyeleri falan da var.
Aslında doğruyu söyleyenler de mevcut biraz ama, kaynıyor arada; zira yanına milli ve mübarek görüş ile yorumlarını eklediklerinden, tarifleri aynen ülkede bugün ''demokrasinin kralının'' olduğu vecizesine uyum sağlıyor.
Gelelim işin aslına. Bir pasaj ile kaynak vereyim netten:
Study Bible
Clean and Unclean Animals
7"Nevertheless, you are not to eat of these among those which chew the cud, or among those that divide the hoof in two: the camel and the rabbit and the shaphan, for though they chew the cud, they do not divide the hoof; they are unclean for you.
78"The pig, because it divides the hoof but does not chew the cud, it is unclean for you. You shall not eat any of their flesh nor touch their carcasses. 9
New American Standard Bible
Bütün mesele, Kutsal kitap İncil'in bazı yorumlarına göre ''geviş getirmeyen ile, bölünmüş, çift tırnaklı ( toynaklı) olmayan hayvanların eti yenmez'' diyor.
Şartların ikiside bir arada olacak.
İncil'deki tarif, İslami terimle, murdarın bir versiyonu, zira bu kelime İrani ve muhtemelen Hristiyanlıktan evvelki Zerdüşti veya Mithra geleneklerinde yerini bulan bir anlamı olmalı.
Hemen bir kelam edeyim; burada el mahküm ''toynak'' diye bir kelime kullandım. Bu kelime, benim 25 yıllık Red House lügatte de mevcut. Hakiki Türkçe bir kelimeymiş, kontrol ettim.
Benim ana dilim bir Orta Anadolu kasabasındaki yarım asır evvelin zaman diliminde konuşulan ''sokak Türkçesi'' ile resmi Türkçe.
Hayatımda böyle bir kelime duymadım.
Belki de kelimeyi kullanan her hangi bir köylüyle konuşma fırsatım olmadı.
Neyse, işte Alevilerin ve aslında bazı Müslümanların da tavşan eti yememeleri, İncilde ki bu hükümden kaynaklanıyor.
Gerçi İncil'de Deve'de zikrediliyor.
Ben hayatımda hiç deve eti yemedim, bundan sonra da üzerine para verseler yemem zaten !
Ama, İslam'da anladığım kadarıyla deve eti yasak değil; hatta belki de helaldir, İslami inancın Araplar ve coğrafik gelenekleriyle bağlantılı olduğunu düşündüğümüzde...
Peki ama, 'Alevi Kürdler Hristiyanmıydı kardeşim' sorusunu duyar gibiyim.
Çoğunlukla hayır, ama kanaatimce etkisi vardır; ya da bu temizlik kuralı Mani Peygamberin inancının etkisidir.
Maniciliğe bakmadım bu hususta doğrusu, sadece bir tahmin.
Zerdüşt peygamberin inancında da çok geniş, teferruatlı belirlemeler var gibi.
Malüm ''mırdar'' Kürd/Pers kelime ve aslında sadece ''dinen veya ahlaken '' değil, aynı zamanda ''tabiatın da kirlenmesi'' anlamına gelebilir.
Mesela İslamın kurban bayramında Kürdler hayvanı keserken, evvela bir küçük çukur açar, sadece kanı mümkün olduğunca boca etmekle kalmaz, kullanmayacakları organları da oraya gömerler(di).
Bu ritüel , Zerdüşti ve Mithra inanclarının Kürd hafızasında yer etmiş ve kirlenmeye karşı alınmış bir tedbire işaret ediyor bence.
Velhasılı, tavşanın yenmemesinin ortalıkta fink atan ''yok Hz. Ali şöyle olmuş, yok Peygamber efendimizin bir hadisi şerifinde....'' ile bağlantısı yok.
Tastamam İncil'le alakalı.
not. bu makalenin hemen hemen aynısını iki sene evvel yayınlamıştım, yani 2016 da.

No comments:

Post a Comment