Cümleleri
evvel İngilizcesi, daha sonra da kısa tercümesiyle veriyorum.Kesin
doğru bir tercüme diyemem ama genel de anlatılanlar çok karmaşık değil.
Tarihi olayları araştırmada oldum olası sahipsizlikleri neticesi Kürd halkına yönelik doğru olmayan, sadece
politik-ideolojik saiklerle icad edilen belirlemeler ,aslında doğru
addedilen yanlışlar var.
Elbette bu yanlışlıklar, Kürdlerin soy ve kültür olarak kendi toprakları üzerinde var olma
problemi yaşadığı devletlerin kendilerini asimilede kullanageldikleri
en önemli ideolojik aparatları oluşturmuş.
Bunun çok ilginç bir örneğini
de, eğer becerebilirsem Dersim'le ilgili aktarıp yorumladığım geziden
otuz beş yıl sonra bir başkasınca gerçekleştirilen ikincisinde Kürdlere
dair anlatımlarda ilkinden tamamen
farklı , ama planlı olduğu anlaşılan tanımlamaları da tartışarak
vereceğim.Yani Kürd'ün bir kısmına Kürd, diğerine ise Kızılbaş denmesi
ve dahası var elbette.
Çok ilginçtir, ve minnetle anmak lazım ki,
kendisi arkeolog, çivi yazısı uzmanı, sanat tarihçisi ve diplomat olan
olan Sir Austin Layard'ın gözünden kaçmamış bu zamanla devlet
politikasına dönüşecek olan yanlışlık.
Layard'ın belirlemesi o denli önemli ki, tarihle ilgilenenler not almalılar, s.20 :''The district we had now entered formerly belonged to Sheriff Bey, the rebellious chief of Moush, but, since his capture last year, had been made miri, or government property. Although all all the Mohammedan inhabitants of this part of Kurdistan are Kurds, those alone are called so who live in tents ; those who reside in villages are known simply as “Mussulman.''
-Layard'ın Muşta girdiği bölge, isyancı Kürd lider Şerif Bey'in egemenliğindeymiş.Ama geçen yıl yakalanınca ''miri- devlet mülkü'' ilan edilmiş.
Elbette not düşmenin tam zamanı; Şerif Bey'in , civardaki tüm ya da bir kesim Kürdle anlaşıp, Osmanlı'ya karşı güçlü biçimde ortaya çıkmak hayatta aklına gelmemiştir.
Gelse bile zaten diğerleriyle anlaşamaz, anlaşsalarda, mutlaka toplantı sonunda cazgırlık çıkar, vs...
Asıl değinmek istediğim ve üzerinde durduğum noktayı ise şöyle açıklıyor Layard :'' Kürdistan'ın bu kısmındaki Müslümanların tamamı Kürd olmasına rağmen, sadece çadırlarda yaşayanlar Kürd deniyor. Köylerde yaşayanlara ise Müslüman.''
Ne denli manipülasyonlarla tarihi etkiliyor mevcut Kürdleri asimileye mahküm eden devletler, farkındamıyız şimdi biraz ?
Şöyle düşünelim bir; Urfa merkezde Arap olan aslını bilir, ama muhtemelen Kürd allerjisinden ötürü kendisine Türk diyebilir vs. Ama bir de Türklükle hiç alakası olmayan, fizyonomisi ve geleneğiyle, aksanıyla tipik Kürd olduğu halde kendine Türk diyen var.
İşte onlar Cumhuriyet öncesinin Müslüman ahalisi.
Yani Kürd, ama değil !
Mesela bu noktada en önemli bir tuzak ta, Kızılbaş ve Kürd ayrımıdır.
s.26 da naklettiğine göre, Sir Layard Ahlat'a gidiyor, oralı Kürdleri görüyor : '' Before
them, on the ledges overlooking
the ravine, stood here and there groups of as noble a race as I have
anywhere seen, tall, brawny men, handsome women, and beautiful
children. They were Kurds, dressed in the flowing and
richly-colored robes of their tribe. I talked with them and found them
courteous, intelligent, and
communicative.''
-Kısaca, dereye /vadiye
bakan kaya düzlüklerinde bir grup vatandaşı görünce şunları yazıyor; '' her hangi bir
yerde görmüş olduğum en asil soylardan biri, uzun boylu güçlü erkekler,
yakışıklı kadınlar ve güzel çocuklar. Kendi
aşiretlerinin kabarık ve renkli uzun elbiseleriyle Kürdler...Onlarla
konuştum ve kendilerini kibar, zeki ve konuşulur buldum.''
Daha sonra Layard Milli aşiretinin bir kampına ulaşıyor. Ve kadınlarını anlatıyor,
s.314: '' After
some conversation we went to the harem, and were received by his
mother, a venerable lady, with long silvery locks and a dignified
countenance and demeanor. Her dress
was of the purest white and scrupulously clean. Altogether
she was almost the only comely old woman I had seen amongst Eastern
tribes. The wives and daughters of the chiefs, with a crowd of women
were collected in the tent. Amongst them were many distinguished
by their handsome features. They had not the rich olive complexion or
graceful carriage of the Bedouin girls, nor their
piercing eyes or long black eyelashes. Their beauty was more
European, some having even light hair and blue eyes. It was evident, at a
glance, that they were of a different race from the wandering tribes of
the Desert.''
-''Biraz sohbetten sonra hareme
gittik ( reisle) ve uzun gümüşi lüleleri, asil simalı , ağırbaşlı ve
saygıdeğer bir hanım olan annesi tarafından karşılandık.Elbisesi
titizce temiz ve saf beyazdı. Yani, Doğu aşiretleri
içersinde gördüğüm hemen hemen en zarif yaşlı kadındı.
Reislerin eşleri ve kızları ,
kalabalık bir grup olarak çadırda toplandılar. Aralarında
güzellikleriyle seçilebilenler vardı.Ne Bedevi ( Arap) kızlarının koyu
zeytuni tenleri ve nazik duruşları, ne de delici bakışlar ve uzun kara
kirpiklere sahiptiler. Kürd kadınların güzelliği daha çok Avrupalı,
hatta bazıları açık renk saçlı ve mavi gözlüydüler.İlk bakışta ,
çöllerde gezinen aşiretlerden farklı bir ırka ait oldukları
anlaşılıyordu.''
-Layard Kürd kadınların, kasabalardaki Müslüman kadınlar gibi yüzlerine peçe takmadıklarını naklediyor. Dahası,erkeklerin arasına katılmaya, hatta onlarla yemek yemeye de itirazları yokmuş.
Seçtiğim pasajlar bu kadar.
Yani, bunlar daha Müslüman olanları. Bunun daha bir de Yezidi ve Alevi Kürdleri var.
Bu nakledilen de 150 yıl evvel. Daha önce bir asır evvvelki Kafkasya Kürdlerinin üzerine yapılan antropolojik çalışma ve bulguları yayınlamıştım.
Şimdi artık Kürdler arasında sarışın-mavi gözlüler bulmak ta zor.Yani asimilasyon ve sonucunda bir ırkın yok olması durumu var, açıkça öyle görünüyor.
Kitap aslında detaylı,ismi ise, '' Discoveries in the ruins of Nineveh and Babylon : with travels in Armenia, Kurdistan and the desert : being the result of a second expedition by Layard, Austen Henry, Sir, 1817-1894,Publication date 1853.''
Esasen daha evvel yayınlanmış bir kitabı var, 1849 da , dört yıl evvel,
''Nineveh and its remains : with an account of a visit to the
Chaldæan Christians of Kurdistan, and the Yezidis, or devil-worshippers;
and an enquiry into the manners and arts of the ancient Assyrians by
Layard,
Austen Henry, Sir, 1817-1894 Publication date, 1849,''
-Burada Yezidi Kürdlerle ilgili çok bilgi var. Başlarına gelen , getirilen felaketler ile inanca yönelik. Mesela ''güneşe beyaz bir boğa'' kurban edilmesi gibi...
Bir başka zamana.
-Burada Yezidi Kürdlerle ilgili çok bilgi var. Başlarına gelen , getirilen felaketler ile inanca yönelik. Mesela ''güneşe beyaz bir boğa'' kurban edilmesi gibi...
Bir başka zamana.