Pir Sultan Abdal - Aptal
Sunday 27 December 2020
Pir Sultan Abdal - Aptal
Tuesday 18 August 2020
Sabah Yoğunlaşan Sis Üzerine Kısa Notlar
Sis bu sabahla beraber palmiye dallarının üzerine doğru çökünce, balkona çıkıyorum hemen. Aslında hanım daha evvel işaret ediyor ama bu denli yoğun değildi uyardığında. Yaşadığımız şehirde pek te görmeye alışık olmadığımız böylesi bir fenomen bir anlık ta olsa, monoton rutinimize heyecanlı bir canlılık katıyor.
Irice bir kuş, ağırlığına nasıl dayandığını bir türlü kestiremediğim incelikte bir dalın üzerine sanki büzülerek tünemiş, bir yontma taş gibi hareketsiz ve donuk duruyor.
İçime çektiğim nefes sis’in serin mi serin ağırlığını taşıyor. Eşim hoşnutsuz, bense sevinçliyim tabiatın bu ilginç gösterisine.
Aklıma hemen Stephen King’in Mist romanı ve keyifle izlediğim esinlenerek çekilmiş filmi geliyor. Normal de başka birilerinin senaryosu olsa, hele o kadroyla izlemeyeceğim dizi, bu usta yazarın eseri olduğu için itiraz etmiyorum elbette.
‘’Keşke’’ diye düşünüyorum, ‘’benzeri olaylar zincirini de burada bu sis tetiklese’’, sonra da bu tuhaf temennimden ötürü kendimle dalga geçmeye başlarken, sis’in sol istikamete düşen tepe ile üzeri ve etrafına serpiştirilmiş evlerle birlikte denizin de görüntüsünü içine çekerek yayıldığını farkediyorum.
Artık palmiye dallarının gerisine düşen alanın tamamı bu beyazımsı karanlığın yörüngesine giriyor.
Bir dalın üzerinde hareketsiz ve donuk duran irice kuş’un görüntüsü de ağır ağır belirsizleşmeye başlıyor.
Sis, palmiyelerin ince uzun ve matlaşmış yeşil yapraklı dallarını da yutacak belki...Sonra da ıslak serinliğinde, beni…
Telefon etmem gerektiği aklıma geliyor, içeri giriyorum.
Bir müddet sonra da sis dağılıyor.
Tabiatın beyazımsı karanlığına son vermesiyle birlikte, o iri kuşun hareketsiz ve donuk tünediği ince dalın üzerinden hızla havalanıp gözden kaybolduğunu söylüyor eşim.
Monday 17 February 2020
Urfa, Edessa ile Jerusalem Şehir İsimleri Üzerine
görünüyor, zira değil.
artık hangi topluluklar bölgede yaşamışsa muhtemelen toptan Süryani diyorlardı,
gerçi her birinin ayrı isimlendirildiğine dair belirtiler de var.
Her ihtimale karşı, anlaşılır olması açısından genel Süryani tabirini kullandım.
Tekstte Ur’haw’dan sonra gelen Ovre’d için bir açıklama yok.
Bazı Anadolu Selçuklu Vakıflarının Kitabelerinde Yazılanlar Üzerine
4/11/2016 tarihinde, yani üç yildan fazla bir müddet evvel aşağı da ismini verdiğim makaleyi okumuş ve notlar almışım. Bunun gibi yüzlerce mevcut. Her birinin üzerine makale yazmam imkansız artık, yaş ve zaman meselesi. Konularla ilgilenenler çıkabilir ileride, boşu boşuna yatmasın yayınlanmadan. O sebeble, okuduğum makale de aldığım notları güncellemeden yayınlamayı uygun gördüm varsa yanlışı ve doğrusu, hatta düzeltmeye zaman bulamadığım bazı imla hatalarıyla. Çok kısadır, umarım gelecekte bu konularla ilgilenenler çıkar ve gözlerine çarparsa ve içeriği uygun düşerse, faydalanırlar. Bu notlar okuyucuya ayrıca bu makaleyi incelerken ‘’neye’’ ve ‘’nasıl’’ baktığım hususunda da bir fikir verecektir.
Yazar Selçuklu dönemi vakıflarda kitabeleri inceliyor. Çok önemli bir çalışma bence zira bazı tarihi rivayetlere, Batılı bir çok akademisyence de desteklenen resmi tarih anlayışına bence pek de uymayan bazı belirlemeler, aslında, deliller mevcut. Öyle ki, bu 34 sayfalık çalışmanın kendisi üzerine bir akademik çalışmayı hakkediyor.