Sunday 7 January 2018

Sarışın Mavi Gözlü Kürdler


Uzun bir müddet evvel okuduğum bir kitap var:  Peoples of Asiatic Russia by Jochelson, Waldemar, 1855-1937  Publication date 1928 Topics Ethnology Publisher [New York] : American Museum of Natural History ,

Waldemar Jochelson isimli Amerikan Natürel Tarih Müzesi görevlisi, Asya Rusya'sı Halkları kitabını  1928 de yayınlamış. Epeyi bir yardım da almış zamanın yeni Sovyet tarih-antropoloji-etnoloji vs kurumlarından.
Kitabı okumak isteyenler bu başvuru mercilerini de göreceklerdir zaten.
Doğrudan iki farklı başlıkta verilmiş  halkların listesiyle ilgilendim.
Bir tanesi ''Peoples of the Caucasus / Kafkasya Halkları,'' diğeri de '' The İranian Peoples / İrani Halklar.''
Okuyucuya sunulan bilgi çok kısıtlı, yani mesela tek bir sayfaya  Kafkasya Kürdleri sığdırılmış, çok az kalan bölümünde de Oset'ler anlatılmaya başlanmış.

Kafkasya Kürdleriyle ilgili sunulan bilgi arasında, Kürdlerin 1900 başlarındaki genel nüfusu 2,300,000 olarak verilmiş.Bu rakamın 1,500,000 nu Asyatik Türkiye, 750,000 i İran ve 60,000 ni de Kafkasya'da  ( Marr'a göre 100,000) yaşıyormuş.
Oysa bu rakam çok düşük, zira yazarların mesela İsfahan ( aslı Spahan),Kirman, Fars,Horasan, Afganistan ve Türkmenistan ile Orta,Batı, Kuzey Anadolu ve Akdeniz-Suriye hattından pek haberleri yok görünüyor, o da normaldir.
Zira üzerine pek düşünen olmamış o zamanlar ( hatta belki şimdi de). Ama bu arada  yazar resmi makamlarca kayıt altına alınmış Kürdlerin nüfus rakamlarına güvenilmemesi gerektiğini söylüyor. Zira Kürd aşiretlerin, vergiden kaçınmak için sayılarını hep az gösterdikleri de biliniyormuş.
Elbette bu bilgi önemli.
Konuya geçmeden Kafkasya Kürdleri diye adandırılan ve şimdi, mesela Ermenistan'da tek bir Müslüman Kürdün bile yaşamadığını, Azerbaycandakilerin hemen tamamının Azeri Türk'üne  dönüştüklerini not ederken, asıl tam bin yıl evvel Tebriz'de Rawwadi Kürd devleti zamanında  vukubulan (1042-3 ya da 1049-50) korkunç depremin 50,000 kişinin ölümüne mal olduğunu da ekleyeyim konuya. Bu bilgi , meşhur medieval tarihçi   Ibnu'l Esir El Kamil Fit Tarih 9 da  mevcut. Tebrizin o sıralarda  Kürd ağırlıklı olduğu yazılıyor. Daha bir de bunun Şaddadi devleti ve Kürdleri var.
Yani bu kadar ülke ve nüfustan 1900 başlarında Kafkasya da, zamanın Medyasına tekabül eden toprakların bir kısmında  resmi kayıtlara göre 100,000 Kürd kaldığı belirtilmiş.
Şimdi o da yok !
Yezidiler haricindeki Kürdlerin Sünni Müslüman oldukları kaydediliyor Kafkasya'da.
Kürdlerin muhtelif diyalektler konuştuklarını nakleden yazar,
bölgede  ise iki diyalektin varlığından bahsediyor ( yazar o zamanlar sadece diyalekt farkı gibi bir belirlemeyi okumuş olmalı).
Kurmanci ve Zaza.
Sorani'den ise bahsetmiyor, daha güneye doğru elbette, yani şimdiki İran sınırları içersinde bulunuyorlar.

Yazar burada bazı antropolojik bilgiler veriyor, mesela  evvela Kürdlerin kafa şekilleri hakkında,( dolichocephalic gibi, uzunca olan). Ve asıl başlığıma uygun düşen hususu dillendiriyor:

'' (...) and more than 50 percent of the adults have fair hair and blue eyes. The eastern Kurd have shorter heads and darker hair and eyes, resembling the Persians among whom they live.''

''Ve yetişkinleri yarısı kumral/sarı saçlı ve mavi gözlü. Doğu'da ki Kürdler ise , aralarında yaşadıkları Farslar gibi daha kısa kafa yapısı ile ''kahverengi/ siyah'' saç ve göz rengine sahipler.''

İbn Hawkal 950 yıllarında gittiği Fars'ta , kasabalarda kara tenli toplulukların bulunduğunu yazıyor. Yükselti  ve dağlarda ise çok kalabalık ve açık tenliler varmış.
Bu ifadeden zaten Kürdlerin kasdedildiği de anlaşılıyor.

Kadersiz sarışın-mavi gözlü Kürdlerin  Sünni Müslüman olmaları ( ya da en azından bir kesiminin de öyle sanılmaları) kendilerini bölgede ki Ermeniler ile diğer Hristiyanların gözünde  '' Türk zulmünün'' ajanları olarak algılanmalarına sebeb oluyormuş.

İster inanın, ister inanmayın !

Bir kısım Kürd'ün ise Yezidi oldukları ve 12,000 civarında bir nüfus teşkil ettikleri naklediliyor.

Bu Müslüman Kürdlerin çoğunluğu göçebe ve sığır/davar yetiştiriciymiş. Biraz tarımla uğraşan da varmış aralarında.

Şimdi gelelim, İrani halklar başlığında yazılanlara, kısaca.

s.180 den itibaren yazar, aslında Kürdler hakkında zamanımız Batılı akademisyenlerden farklı olarak politik acendalarla Kürdler aleyhine hükümet baskısıyla, mesela Kürd azınlığa sahip bir müttefik devleti memnun etme çabasında görünmüyor. Mesela Kürdlerin tarihinin hala karanlıkta kaldığını , Ermenilerin ise Kürdler için Medlerin soyundan olduklarını söylediklerini naklediyor.
Bu hususta yazılacaklar var.

Yazar bir de asıl Kürdlerin genel olarak yoğun yaşadıkları alan haricinde, Kürdistan'ın sınırlarının da muğlak olduğunu söylüyor, ve diyor ki:
''The bulk of them are still nomads and their camel caravans reach Mersin and Alexandrette on the Mediterranean Sea and Bassora on the Persian Gulf. How far the Kurd penetrate into southeastern Persia is not well known, nor the exact number living  in Afghanistan and Beluchistan.''

Pasaj da Kürdlerin hatırı sayılır bir kesimi hala göçebe ve karavanları Akdeniz'de İskenderundan Mersine , ve Basra taraflarında Pers körfezine kadar gittiği naklediliyor.  Kürdlerin  güney-doğu İran içlerine ne denli uzandıkları da , Belucistan ve Afganistan'da ki tam sayılarının da pek bilinmediğini  ekliyor ki, çok önemli.

Oysa zamanımız İranologların tamamı ya da ezici çoğunluğu, Afganistan'da, Pakistan ile Belucistan'da, hatta Kürdlerin en eski yerleşimlerinden Horasan'da bile  Kürd olabileceği gerçeğine alenen karşı çıkıyorlar.

Biraz daha teferruat var, ama asıl konumuza geleyim, s.181 de bazı açıklamalar var. Yazar burada da doğu Kürdlerinin,  birlikte yaşadıkları Persler gibi kısa kafalı ve esmer olduklarını kaydederken, batıya doğru ise tamamen farklı bir görüntüyle karşılaşıldığını naklediyor.

Profesör von Luschan batı Kürdlerinde üç grubu incelemiş : ''115 adult men of the district of Karakush, 26 at Nemrud-Dagh, and 80 in the environs of Sendschirli, the ancient capital of the Hittites.''

Karakuş muhtemelen şimdiki Adıyaman hattında bulunmalı. Burada 115 yetişkin erkek denek alınmış. Sendschirli dediği de muhtemelen Kızılırmağın hemen doğusu-batısı geniş bir alan olmalı Orta Anadolu'da, burada da 80, ve Nemrud etrafında ise 26 kişi...

''Of the 115 Karakush men, 71 were pronounced xanthochroics,of the 26 men of Nemrud-Dagh there were 15 and of 115 Sendschirli men only 31 were fair. Thus, of blond-haired and light-eyed there were: in Karakush, 62,percent; on Nemrud-Dagh, 58 percent; and in Sendschirli, 39 percent. The head index in Karakush ranged between 71.3 and 78.5; at Nemrud- Dagh between 72.3 and 78.3; and in Sendschirli between 74.4 and 80.9. The arithmetical averages were 74.9, 75.2, and 76.9. There were no essential differences in nasal and facial indices in these groups.All three groups have almost identical facial indices, ranging between 76 and 96, with the greatest distribution at 87 and 93.''

Yukarıda ki antropolojik-etnolojik değerlendirmeleri umarım bir gün  Kürd antropologlar yetişir ve incelerler. Şu kadarını söyleyeyim; Karakuş'ta görüşülenler arasında sarı saçlı ve renkli gözlü oranı tam %62. Bu oran Nemrud dağları civarında %58. Ve Orta Anadolu'da  ise %39. Ama burun ve yüz görüntülerinde seçilen gruplar da pek farklılık yokmuş.

Yazar, bu saç-göz ve deri renk farklarının nereden kaynaklanmış olabileceğine dikkat çekiyor :

 ''The Kurd at Karakush and of the Mountains of Nemrud-Dagh have no alien neighbors although an occasional Armenian retail merchant may be met.''

Yazara göre Karakuş ve Nemrud dağlarındaki Kürdlerin , her ne kadar arada sırada Ermeni tüccarlarla karşılaşılsa da, yabancı komşuları bulunmuyor.

''In Sendschirli, with its unhealthy swampy plains, the Kurds set up their tents only in winter, and live in Turkish and Armenian villages, and very often marry Turkic women and kidnap Armenian girls.We can thus explain why the hill Kurd are mainly a xanthochroic and long- headed people while the Kurd of Sendschirli are in the main dark and have broad heads.''

Sendschirli ( Orta Anadolu, Kızılırmak kıyıları, Ankara'nın doğusu, Kırıkkale , kuzeyi, güneyi, doğusu vb.,)   sağlıksız ve bataklık alanlara sahip olduğundan Kürdler çadırlarını sadece kış mevsiminde kuruyor, Türk ile Ermeni köylerinde yaşıyorlarmış. Ve sıklıkla Türk kadınlarla evleniyor, Ermeni kızlarını da kaçırıyorlar. Bu da bize genel de dağlı Kürdler'in xanthochroic (açık tenli) ve uzun kafalıyken, Sendschirli'de ise neden esmer ve geniş kafalı olduklarını açıklıyor.

İşte bu...

Demek aramızda , bazı ailelerde birden ortaya çıkan sarışın mavi gözlü, yeşil ya da en azından ela gözlü açık tenli vatandaşların , genel olarak, sırrı da anlaşılıyor.

Ve Profesör von Luschan sarışın-mavi gözlü Kürdlerin,  Türkler, Ermeniler ve Perslerle karışmaktan esmerleştiklerini söylüyor.
Kanaatimce hoca özellikle Arap ile biraz da Süryanilerin Kürdlerle  karışımını inceleme zamanı bulamamış.

Von Luschan Kürdlerin aslen Pers ( İrani demek istiyor) oldukları görüşünü reddetmiş. Aslında  böyle sarışın-mavi gözlü ve uzun kafalı ırkın bir tek Kuzey Avrupa'da yaşadığını iddia ediyor.

Netice itibariyle yazar bazı bir takım belirlemelerden sonra, Kürdlerin kökenlerinin araştırılmasının ,  Avrupa-Asya arasındaki karşılıklı göç tarihi için elzem olduğu mealinde kelamlar ediyor.

Batı hala Kürd yoktur diyen baskıcı devletleri, Kürdlerin sıradan insani haklarına  karşı destekliyor ve bu da giriş de ifade ettiğim politik acendaların bazı batılı akademisyenlere dayatıldığı, dahası, akademisyenlerin giderek Kürdleri yok sayan devletlerin ideolojik tarhçilerinin uydurma ve sansürlerini referans olarak kullanmalarını da beraberinde getiriyor. 
Çok önemli akademik çalışma alanlarında ele geçen fırsatlar, Kürdlerin varlığını inkar eden rejimleri memnun etme çabalarına kurban ediliyor.
Dahası, Kürdlerle ilgili açığa çıkarılması gereken epeyi bir zevkli alandan sadece akademisyenler değil, öğrenciler de mahrum kılınıyor.
Antropololi ve genel tarih kürsüleri de böylelikle, en başta da mesela Türkiye üniversitelerinde,  devletin resmi ideolojik argümanlarının geliştirilmesine hizmet eden retorikler düzenleme ve depolamaya yönelik resmi arşiv işlevi görüyorlar.