Medieval İslam hükümranları arasında sadece şarap değil, bir de uyuşturucu iptilasından da bahsediliyor. Yani bu konu devasa bir akademik araştırmayı hakkediyor, söyleyeyim. Eğer yazılarımı takip edenler arasında tarihle ilgilenen, akademik kariyer düşünen varsa, inanılmaz bir alan bu.
Kİtabın ismi; The Foundation of the Ottoman Empire; a History of the Osmanlis up to the death of Bayezid I (1300-1403), yazan Herbert Adams Gibbons, 1916 da kaleme almış. Kitabı okudum; Osmanlı uzmanı batılı akademisyenleri okuduğumda, bazen içimi sıkıntı basıyor. Hele son elli senedekiler arasında ise uzmanlık alanlarında ismi en çok duyulmuş bazılarının cehaletten kırıldıklarını anlamak ise hem sıkıntı verici, hem de eğlenceli. Ama bu akademisyenlerin Türklük ideolojisine Türk tarihçilerden bile daha sıkı bağlı olduklarını müşahade etmek, beni ciddi ciddi ürkütüyor ve düşündürüyor.
Uzun mesele, kitabın yazarı uzman akademisyen değil. Bu kariyer noksanlığı ise entelektüel gazetecide eksiklik yaratmak şöyle dursun, bazı hususları cesurca didiklemesini bile getirmiş. Yani, kitapta hiç bir Ottomanist batılı akademisyenden okumadığımız kaynaklı bilgiler var.
Mesela bunlardan biri de 1785 tarihinde kaydedilen Osmanlı yöneticiler , ekabir takımının vs. Türklük kavramına tepkileri.
Buyrun burdan yakın, evvale İngilizcesi, altınada tercümesini yaptım.
İn 1785, d'Ohsson says: ''The Osmanlı's employ the term Turk in referring to a coarse and brutal man . According to the Osmanlı's , the word Turk belongs to only to the peoples of the Turkestan and to those vagabond hordes who lead a stagnant life in the deserts of the Khorassan. All the peoples submitted to the Empire are designated under the name 'Osmanlis' , and they do not understand why they are called Turks by Europeans.As they attached to this word the idea of the most marked insult , no foreigner in the Empire ever allows himself to use it in speaking to them.''
''1785 yıllarında Osmanlılar Türk terimini kaba ve vahşi anlamında kullanıyorlar . Osmanlılara göre Türk, sadece Turkistanlı bir halka verilen isimdir ve bunlar Horasan ( aslında Horasan değil de bence Maveraünnehir-Transoxiana, demek istiyorlar ) çöllerinde durgun yaşayan serseri yığınlardır ( kalabalıklar da olabilir, kontekste göre tercüme etmeye çalışıyorum). İmparatorluğa bağlı bütün halklar, Osmanlı adıyla anılırlar ve Avrupalılarca neden Türk olarak adlandırıldıklarını anlamıyorlar! Türk ismini en ağır hakaret addettiklerinden, hiç bir ecnebi kendileriyle konuşurken onlara bu kelimeyle hitab etmez ( kaçınır vs).''
Yani fazla değil, daha iki yüz sene evvel Osmanlı'da biri diğerine ''Türk'' diye hitab etse , karşısındaki adam bunu haksız bir itham ve hakaret addedip, '' vay, bana ha, küfür edersin ha'' deyip çata pata girişecek.
Hatta kim bilir Qadı'nın karşısına çıkarılsalar, kavga etmek zorunda kaldığı vatandaşa Türk diye hitabeden şahıs, diğerine hakaret ve küfürden kırbaç ve hapis cezasına bile çarptırılabilecek.
Velhasıl, Türklük bir hakaret ve iftira söylemiymiş bizzat bugün kendisine Türk milliyetçisi diyen bir kesim vatandaşın atalarının gözünde.