Tuesday, 24 October 2017

Şaklaban

  
Şaklaban Kelimesi Üzerine,

Bu kelimenin sosyolojik / etnik hatta coğrafik karşılıkları var. Bunları az da olsa deşmeden yapılan etimolojik çalışmalar, ister istemez yetersiz kalmaya mahküm.

Şaklaban kelimesinin anlamı ve etimolojisine yönelik  bir kaç sözlükte yapılan açıklamaların, kanaatimce pek üzerinde durulacak yanları yok, o sebeble de  buraya almadım.
Zaten bu kelime için yapılan yeni bir araştırma ve bulgu  olduğuna dair de bir belirti yok. Varsa da, ben maalesef okuyamadım. Eğer benden evvel bulup  yazan olduysa, hem takdir , hem de gıpta ederim.

Kelime  bir çok kitapta geçiyor, en başta da medieval tarihte.

Evvela bir nerelerde geçtiğine bakalım, bulabildiğim, okurken rast gelebildiğim kadarıyla.

1-) Tabakati Nasıri, Vol II : p.318. Burada çevirmen  Moğolların Merw de insanlara yaptıkları zulüm ve burun-dudak kesme gibi vahşetleri naklederken, döneminde ki benzeri uygulamalara dikkat çekiyor ve bu arada bize lazım olan  Sag-lab kelimesini kullanıyor : '' The Mughals went and brought back with them the persons named, and, with the aid of the rack and other tortures, succeeded in extorting the money ; and, besides these unfortunates, nearly 10,000  other persons were tortured to death.After this, the Majir-ul- Mulk was mutilated by having his ears, nose, and lips cut off-~the fashion of the “ Sag-lab” Montenegrin and Bulgarian “heroes ” of the present day (...)''.

- Not düşmüşüm kitabı okuduğumda : ‘’Bu Sag-lab dediği Saklab+an , yani Türkçedeki Şaklaban  olmalı.’’

2-) Aynı eser, p.450-455 . Yazar bize Moğol Batu Khan’ı anlatırken kelimemizi kullanıyor : '' When Tushi, ( Juji, my note) the eldest son of the Chingiz Khan as has been previously stated, was removed from the world for conspiring against his father, several sons survived him, and the eldest of them all was Batu. The Chingiz Khan installed him in the place of his father,and all the states of the tribes of Turkistan , from Khwarazm,Bulghar,Bartas, Saklab,as far as boundaries of Rum,came under his sway; and, in that region , he subjugated all the tribes of Khifchak,Kankuli,Yamak, İlbari(Albari), Rus, Charkas (...).''

  • Yazar yukarıda Moğolların etki alanlarından bahsederken, Khwarzm’dan başlayıp, batıya doğru coğrafik bir hatta bulunan ‘’Bulgar,Bartas ( çok ilginç, burası neresi ?) Saklab ve taa Rum sınırlarına kadar,’’ diyor.Bir Saklab daha...

3-) hudud al alam  ,

p.79 : (not almışım) şaklaban kelimesi olmalı bu , Trakya civarı veya batısında bir nehirden bahsediyor, belki de Meriçtir : '' Another river rises in the west of the country Rum ( Bizans) , from the mountain Bulghari , and follows (hami ravadh) an easterly direction until it reached the place ( jay ) of the Saqlabians living in the Rum country.(...)''

-Rum ülkesinde yaşayan Saklabianlar'dan bahsediyor. 
Burada bir nokta daha var, not almıştım zaten, o da bahsedilen nehrin döküldüğü yer olan Jay...Üzerine düşünmedim ama şaklabanlık gibi bir kavramla anılan bu grubun yerleşik olduğu alanlardan birinin isminin Jay olması, bana ‘’caymak’’ kelimesini de hatırlatıyor. Ama bu sadece bir spekülasyon şimdilik.


4-) p.82 : -burada yine, Istanbul boğazının kuzeyinde ‘’Saqlab ülkesi,’’ diyor. 

5-) Rubruk:

p.194: ''(...) it is a well established fact that those provinces from Constantinople ( westward)and which were called Bulgaria , Blackia and Sclavonia were provinces of the Greeks , and that Hungary was Pannonia.''

-Sclavonia'da kelimemiz  Saklaban'la bağlantılı. İstanbul’dan batıya doğru Bizansa bağlı bölgeler, ülkeler, Macaristan’dan evvel de Sclavonia var.


6-) La Brocquière

P.274-275 : ‘’Sclavonia : ''(...) Wallachia, Bulgaria as far as Sophia, Bosnia and the part of Albania he now possessed which was dependent on Sclavonia.''

-Burada da Sclavonia geçiyor. Wallachia denilen ülke ise şimdiki Romanya’da Karpat Dağlarının güneyindeki alan oluyor.

Yukarıda epeyi bir örnek ve kaynak verdik. Şimdi de, bakalım bu verilen formların bağlantıları, anlamları neymiş:

7-) Etymology  dictionary

Slav(n.) : ‘’late 14c., Sclave, from Medieval Latin Sclavus (c.800), from Byzantine Greek Sklabos (c.580), from Old Church Slavonic Sloveninu "a Slav," probably related to slovo "word, speech," which suggests the name originally identified a member of a speech community (compare Old Church Slavonic Nemici "Germans," related to nemu "dumb;" Greek heterophonos "foreign," literally "of different voice;" and Old English þeode, which meant both "race" and "language").

Identical with the -slav in personal names (such as Russian Miroslav, literally "peaceful fame;" Mstislav "vengeful fame;" Jaroslav "famed for fury;" Czech Bohuslav "God's glory;" Latinized Wenceslas "having greater glory"), perhaps from PIE root *kleu- "to hear." Spelled Slave c. 1788-1866, influenced by French and German Slave. As an adjective from 1876.’’

-Sclav-Sclave, aslında Slav demekmiş.O zaman da bu kelimeyle ifade edilen geniş halk toplulukları olduğu da göz önüne alındığında, büyükçe bir coğrafyada yaşayan ve benzeri lisanı konuşanları  kapsayacağı belli...O sebeble de zaten muhtelif eserlerde farklı ama bir biriyle bağlantılı bir coğrafyadan bahsedildiği de görülüyor.
Kelime için muhtemelen ‘’söz, konuşma’’ anlamında olduğu yazılmış.Bir lisanı konuşan topluluğun üyesi...Mesela Old Church Slavonic diye anladığım kadarıyla 9.yy da Selanik etrafında konuşulan Bulgarca için de kullanılıyor. Bu arada adı geçen kilise ile bağlantılı bir Alman grubu için de ‘’aptal’’ tabiri kullanılmış. Fazla bilgiye wikipedia’da da ulaşılabilir.
Fransız ve Alman etkisiyle Slave (köle olmalı İngilizce) biçiminde telaffuz edilmiş 1788-1866...

Pekala, akla şu gelecektir. Bu verilen kelime S ile başlıyor, Ş ile değil. Dolayısıyla bir eksiklik var gibi…

Onun da çaresini bulduk,

8-) The Encyclopaedia Of Islam Vol Iv by Basset, R.  Publication date 1934 ,

p.89. Şakaliba , Slavs.The name Şakaliba( the singular forms are şaklab,şaklabi,also with initial S ,instead of Ş) is usually applied by the Arab geographers of the Middle Ages to the to the peoples of various origins who lived in the lands adjoining the territory of Khazars , between Constantinople and the land of the Bulghars.

-İslam Ansiklopedisine göre kelimemizin  asıl söylenen formu Ş ile  başlayanıymış,tekil formları ise  ‘’şaklab,şaklabi’’ imiş. Ve aynı zamanda S ile de yazılmış…

Persçe transkripsiyon,Sclava/Sclave değil, asıl orjinal Grek Sklabos, yani B ile olanını yansıtıyor. O sebeble de Şaklavan değil, ŞaklaBan olmuş.

Tekil biçimi, şaklab, İrani +an çoğul eki de eklendi mi, oldu size şaklab+an, şaklaban...


No comments:

Post a Comment