Şaklaban Kelimesi Üzerine,
7-) Etymology dictionary
Bu
kelimenin sosyolojik / etnik hatta coğrafik karşılıkları var. Bunları
az da olsa deşmeden yapılan etimolojik çalışmalar, ister istemez
yetersiz kalmaya mahküm.
Şaklaban
kelimesinin anlamı ve etimolojisine yönelik bir kaç sözlükte yapılan
açıklamaların, kanaatimce pek üzerinde durulacak yanları yok, o sebeble
de buraya almadım.
Zaten
bu kelime için yapılan yeni bir araştırma ve bulgu olduğuna dair de
bir belirti yok. Varsa da, ben maalesef okuyamadım. Eğer benden evvel
bulup yazan olduysa, hem takdir , hem de gıpta ederim.
Kelime bir çok kitapta geçiyor, en başta da medieval tarihte.
Evvela bir nerelerde geçtiğine bakalım, bulabildiğim, okurken rast gelebildiğim kadarıyla.
1-)
Tabakati Nasıri, Vol II : p.318. Burada çevirmen Moğolların Merw de
insanlara yaptıkları zulüm ve burun-dudak kesme gibi vahşetleri
naklederken, döneminde ki benzeri uygulamalara dikkat çekiyor ve bu
arada bize lazım olan Sag-lab kelimesini kullanıyor : '' The Mughals
went and brought back with them the persons named, and, with the aid of
the rack and other tortures, succeeded in extorting the money ; and,
besides these unfortunates, nearly 10,000 other persons were tortured
to death.After this, the Majir-ul- Mulk was mutilated by having his
ears, nose, and lips cut off-~the fashion of the “ Sag-lab” Montenegrin
and Bulgarian “heroes ” of the present day (...)''.
- Not düşmüşüm kitabı okuduğumda : ‘’Bu Sag-lab dediği Saklab+an , yani Türkçedeki Şaklaban olmalı.’’
2-)
Aynı eser, p.450-455 . Yazar bize Moğol Batu Khan’ı anlatırken
kelimemizi kullanıyor : '' When Tushi, ( Juji, my note) the eldest son
of the Chingiz Khan as has been previously stated, was removed from the
world for conspiring against his father, several sons survived him, and
the eldest of them all was Batu. The Chingiz Khan installed him in the
place of his father,and all the states of the tribes of Turkistan , from
Khwarazm,Bulghar,Bartas, Saklab,as far as boundaries of Rum,came under
his sway; and, in that region , he subjugated all the tribes of
Khifchak,Kankuli,Yamak, İlbari(Albari), Rus, Charkas (...).''
- Yazar yukarıda Moğolların etki alanlarından bahsederken, Khwarzm’dan başlayıp, batıya doğru coğrafik bir hatta bulunan ‘’Bulgar,Bartas ( çok ilginç, burası neresi ?) Saklab ve taa Rum sınırlarına kadar,’’ diyor.Bir Saklab daha...
3-) hudud al alam ,
p.79 : (not almışım) şaklaban kelimesi
olmalı bu , Trakya civarı veya batısında bir nehirden bahsediyor, belki
de Meriçtir : '' Another river rises in the west of the country Rum (
Bizans) , from the mountain Bulghari , and follows (hami ravadh) an
easterly direction until it reached the place ( jay ) of the Saqlabians living in the Rum country.(...)''
-Rum ülkesinde yaşayan Saklabianlar'dan bahsediyor.
Burada bir nokta daha var, not almıştım zaten, o da bahsedilen nehrin döküldüğü yer olan Jay...Üzerine düşünmedim ama şaklabanlık gibi bir kavramla anılan bu grubun yerleşik olduğu alanlardan birinin isminin Jay olması, bana ‘’caymak’’ kelimesini de hatırlatıyor. Ama bu sadece bir spekülasyon şimdilik.
Burada bir nokta daha var, not almıştım zaten, o da bahsedilen nehrin döküldüğü yer olan Jay...Üzerine düşünmedim ama şaklabanlık gibi bir kavramla anılan bu grubun yerleşik olduğu alanlardan birinin isminin Jay olması, bana ‘’caymak’’ kelimesini de hatırlatıyor. Ama bu sadece bir spekülasyon şimdilik.
4-) p.82 : -burada yine, Istanbul boğazının kuzeyinde ‘’Saqlab ülkesi,’’ diyor.
5-) Rubruk:
p.194:
''(...) it is a well established fact that those provinces from
Constantinople ( westward)and which were called Bulgaria , Blackia and
Sclavonia were provinces of the Greeks , and that Hungary was
Pannonia.''
-Sclavonia'da kelimemiz Saklaban'la bağlantılı. İstanbul’dan batıya doğru Bizansa bağlı bölgeler, ülkeler, Macaristan’dan evvel de Sclavonia var.
6-) La Brocquière
P.274-275
: ‘’Sclavonia : ''(...) Wallachia, Bulgaria as far as Sophia, Bosnia
and the part of Albania he now possessed which was dependent on
Sclavonia.''
-Burada da Sclavonia geçiyor. Wallachia denilen ülke ise şimdiki Romanya’da Karpat Dağlarının güneyindeki alan oluyor.
Yukarıda epeyi bir örnek ve kaynak verdik. Şimdi de, bakalım bu verilen formların bağlantıları, anlamları neymiş:
7-) Etymology dictionary
Slav(n.)
: ‘’late 14c., Sclave, from Medieval Latin Sclavus (c.800), from
Byzantine Greek Sklabos (c.580), from Old Church Slavonic Sloveninu "a
Slav," probably related to slovo "word, speech," which suggests the name
originally identified a member of a speech community (compare Old
Church Slavonic Nemici "Germans," related to nemu "dumb;" Greek
heterophonos "foreign," literally "of different voice;" and Old English
þeode, which meant both "race" and "language").
Identical
with the -slav in personal names (such as Russian Miroslav, literally
"peaceful fame;" Mstislav "vengeful fame;" Jaroslav "famed for fury;"
Czech Bohuslav "God's glory;" Latinized Wenceslas "having greater
glory"), perhaps from PIE root *kleu- "to hear." Spelled Slave c.
1788-1866, influenced by French and German Slave. As an adjective from
1876.’’
-Sclav-Sclave,
aslında Slav demekmiş.O zaman da bu kelimeyle ifade edilen geniş halk
toplulukları olduğu da göz önüne alındığında, büyükçe bir coğrafyada
yaşayan ve benzeri lisanı konuşanları kapsayacağı belli...O sebeble de
zaten muhtelif eserlerde farklı ama bir biriyle bağlantılı bir
coğrafyadan bahsedildiği de görülüyor.
Kelime
için muhtemelen ‘’söz, konuşma’’ anlamında olduğu yazılmış.Bir lisanı
konuşan topluluğun üyesi...Mesela Old Church Slavonic diye anladığım
kadarıyla 9.yy da Selanik etrafında konuşulan Bulgarca için de
kullanılıyor. Bu arada adı geçen kilise ile bağlantılı bir Alman grubu
için de ‘’aptal’’ tabiri kullanılmış. Fazla bilgiye wikipedia’da da
ulaşılabilir.
Fransız ve Alman etkisiyle Slave (köle olmalı İngilizce) biçiminde telaffuz edilmiş 1788-1866...
Pekala, akla şu gelecektir. Bu verilen kelime S ile başlıyor, Ş ile değil. Dolayısıyla bir eksiklik var gibi…
Onun da çaresini bulduk,
8-) The Encyclopaedia Of Islam Vol Iv by Basset, R. Publication date 1934 ,
p.89.
Şakaliba , Slavs.The name Şakaliba( the singular forms are
şaklab,şaklabi,also with initial S ,instead of Ş) is usually applied by
the Arab geographers of the Middle Ages to the to the peoples of various
origins who lived in the lands adjoining the territory of Khazars ,
between Constantinople and the land of the Bulghars.
-İslam Ansiklopedisine göre kelimemizin asıl söylenen formu Ş ile başlayanıymış,tekil formları ise ‘’şaklab,şaklabi’’ imiş. Ve aynı zamanda S ile de yazılmış…
Persçe
transkripsiyon,Sclava/Sclave değil, asıl orjinal Grek Sklabos, yani B
ile olanını yansıtıyor. O sebeble de Şaklavan değil, ŞaklaBan olmuş.
Tekil biçimi, şaklab, İrani +an çoğul eki de eklendi mi, oldu size şaklab+an, şaklaban...
No comments:
Post a Comment