Hoşaf / Hoşav Kelimesi,
Maksat, anlamları bilinmeyen , yanlış yazılan ya da Türklerce Anadolu'da kullanıldığı halde sözlüklerde yer almayan kelimeleri araştırıp bulmak, ve doğrusunu yazabilmek.
Türkçe, üzerine düşüldükçe , çok ilginç ve zevkli etimolojik tartışma alanları sunabilir meraklılarına. Sebebi ise bence bu lisan’da mevcut bulunan bazı ‘’derin’’ problemler.
Yani öyle bir şey ki, mesela Osmanlı tarihi histeriyografisi alanında bazı meşhur uzmanlar, çok iyi Osmanlıca-Arapça-Persçe vs bilgilerine rağmen belge-vesikaların otantitesi hususunda kronik yanlışlara düşebilirler.
Ayrıca, Kaşgarlı Mahmud ismiyle yayınlanmış ve otantitesi hususunda ilgili Batılı Akademisyenlerin hiç bir tereddütleri bulunmadığı bilinen bin yıllık eser'de de bazı interpolasyon, hatta katakulliler olabilir bence.
Kısaca belirtmek gerekirse, bunun belirtileri de var.
Kısaca belirtmek gerekirse, bunun belirtileri de var.
Ama hali hazırda an itibariyle bu arazı tafsilatlı yazabilecek durumda değilim, zira filolojik jargon ve literatüre uygun lisanı kullanabilmek , daha bir fırın ekmek yemeyi gerektiriyor.
İşkembeden atmak ise kolay. Ama benim derdim de artık o değil.
Hata yapacağım elbette, umarım asgari düzey de kalır, ya da hiç olmaz.
Bu üvertürden sonra, hoşaf-xoşav kelimesine bakalım.
Red House da, hoşaf için, ‘’ kaynatılmış meyvanın bol sulu ve soğuk tercih edilen içeceği( yaklaşık böyle),’’ yazıyor.
Hepimiz üç aşağı beş yukarı biliriz anlamını.
İlginçlik hemen başlıyor.
Hangi lisandan alındığına dair bir kaynak verilmemiş. Ama ‘’hoşaf’’ kelimesini takiben Arap alfabesiyle karşılığı nakledildikten sonra, parantez içinde ‘’hoşab’’ kelimesi yazılmış.
Ayrıca hoşaf’ın bir üst kolonunda da yine ‘’hoşab’’ kelimesi , anlamlarıyla verilmiş.Köken olarak Farsça ( P harfi ile) belirtilmiş. Ve ‘’hoşaf ile aynı’’ denmiş !
Yani iki kelime var ortada. Biri hoşaf, diğeriyse hoşab…
Fakat anlaşılan o ki, her ne kadar hoşaf ve hoşab ayrı ayrı sunulup, aynı oldukları yazıyorsa da , kelimelerin sonundaki harf farkından bahis yok.
Okuyan da muhtemelen bir diyalekt farkı olarak düşünecektir.
Gerçi Red House sadece bir sözlük.
Bir de Nişanyan’a bakalım.
Hoşaf ,
‘’ [ Mercimek Ahmed, Kâbusname terc., 1432]
erik yā zerdālū χoşāfı-ile tīmār olur
~ Fa χʷoşāb خوشآب «tatlı su», şerbet, komposto
Benzer sözcükler: hoşafına gitmek’’
Bir evvelki makalem’de bahçevan kelimesini tartışırken de ''bahçe-ban'' üzerinden benzeri bir tuhaflığa dikkat çekmiştim.Değişiklik, bu defa bir farklı kelimeyle karşımıza çıkıyor.
Nişanyan bize evvela içinde xoşaf kelimesi geçen bir cümleyi , 1432 tarihli bir eserden alıntılıyarak sunuyor.
Daha sonra da altında Xoşab kelimesi ve anlamını, yanında Persçe transkripsiyonuyla birlikte veriyor.
İyi hoş ama, etimolojisi tartışılan kelime Xoş + ab değil, Xoş +af...
+ab kelimesi Persçe, +av kelimesi de Kürdçe ,su demek.
Hoşab Persçe, Hoşav-Hoşaf olursa da, Kürdçe’dir.
Xoş-Hoş ise her iki lisanda da aynı anlamı veriyor.
Hoşab Persçe, Hoşav-Hoşaf olursa da, Kürdçe’dir.
No comments:
Post a Comment