Sunday, 14 November 2021

Pir Sultan Aptal Sahtekarlığına Bir Örnek


Pir Sultan Aptal'a ait bir şiir var bugün ki menümüz de.
Bu ısmarlama şiiri yazan da, emrini veren resmi görevli de Türk değil, belli zaten. Yazan Alevi Kürd elbette, fason imalatı yapmış, ihraca hazırlamış!
Ya da İmranlılı veya Divriğili ya da Kangallı Kürdün birinin stranı Türkçeye çevrilmiş. Zira bu civardan çok ozan çıktığını bizzat devlet destekli bazı Alevi-Bektaşi sitelerinde okudum.
Türkiye Cumhuriyetinin resmi kurumları ve üniversitelerinin tarih kürsüleri yetmez, amatör Türk nasyonalisti etnik aidiyet problemli her neviden ulusalcılar da bir yandan muhtelif yalanları elbirliğiyle tezgahlarlar.
Fakat fason şiir imalat ya da Kürdçeden çeviri emrini verenler, Türkçeden de, Türklerin ses tonlarından da bihaber olduklarından, bu düzmeceyi aynen onaylamışlar. Ama şu önemli: Türk devlet projesi zaten o zamanlar şiirin içeriğini anlamayacak Kürdlere yönelikti. Yani bizim Konya-Mersin Türkmenleri, Yörüklerine söyleyecek değillerdi ya!
O sebeble, ısmarlama mamülün sözleri arasına Şah, Ali falan, bir de işte duruma ve kafiyeye göre de yine Kürd Alevi kavramlarından üç beş adet serpiştirmek yetiyordu, belli.
Hele bir de yanına Osmanlı Paşalarını kötüleyen lanetler eklendi mi, zavallı Alevi Kürd zaten zokayı yutmaya hazır.
Nitekim de aynen öyle olmuş.
Pir Sultan Aptal'ın ''Açılın Kapılar Şah'a Gidelim'' şirinin son kıtasını aldım, şöyle yazıyor:
Pir Sultan Abdal'ım güzel şah canım
Ağlamaktır benim demim devranım
Arşta melek yerde çeşm-i efgânım
Açılın kapılar Şah'a gidelim.
Evvela hemen Pir Sultan Abdal'ın ismini bir sorgulayalım. Hesapta Haydar'mış!
İsim seçimi isabetli, zira Cumhuriyeti kuran ekip, bu ismin bizim Alevi Kürdlerce benimsendiğinin, Ali ile bağlantılı bulunduğunun gayet iyi farkındalar.
Ama, iş Pir Sultan Abdal'a gelince, makyaj patır patır dökülüyor.
Pir Kürdi/Farsi.
Hani güya Alevi inancı Orta Asya steplerinden gelip Anadoluyu kendine yurt edinen kahraman Türk ırkına, Oğuz vb Türkmenlerine ait, ilaveten gerektiğinde, yani politik durum ve ahvale göre bir de Şaman değilmiydi ?
Niye Pir ?
Ak Sakal'a ne olmuş ( bunu ciddi yazıyorum, çünki Türkçe karşılığı şu veya bu biçimde Ak Sakal'dır).
İlla da farklı kelime bulunacaksa, bir Türk olarak Ata ve Qan kelimelerine ne olmuş?
Ayrıca, madem bu inanç Türkmenlerle birlikte Orta Asya'dan gelmiş ve Şamanizmin(!) etkisi altındaymış, o zaman Türk inancında Pir karşılığı olabilecek kelime tastamam Kam değil mi ?
Kam, yani Kızılderililerin büyücüsüne muadil olan kelime ve kurumun da ta kendisi.

Ayrıca bu Sultan da Arapça !
Sonra, yine Arapça Abdal da var. Ama Türkler Abdal'a Abdal diyebilmişler mi, daha doğrusu bu Türkmen Pir Sultan Abdal kendisine Abdal mı demiş, yoksa Aptal mı?
Türkçede kelime içersinde bulunan -bd, bizzat Türkçe lisanın kurallarına göre -pt söyleniyor.
O sebeble de Abdal, Türkçe'de Aptal olmuştur ve aslında da öyledir.
Yani Haydar arkadaşımız kendine Aptal ismini veriyor ve dahası, bu isimle de güya Alevi olan Türklerin saygısını kazanacakmış!
Tam çocukça bir kurgu, ama Kürd yutuyor ya, yetmez mi!
Planlayanların da hesabı bu ve aynen istedikleri olmuş.
Bir de gelelim asıl dörtlüğe.
Açın kapıları Şah'a Gidelim, diyor.
Madem arkadaş Türkmen ve Alevilik de Türklere ait ve Şamanlıkla bağlantılı, o zaman neden ''Açın kapıları Tengri'ye Gidelim'', demiyor?
Kürdçe/Persçe Şah kavramının ( bu dini konuda) karşılığı Tengri değil mi ?
Yok eğer ''hayır efendim biz kral anlamına gelen Şah kavramını kullandık'' deniyorsa, o zaman Kağan-Hakan ne işe yarıyor ?
Oğuz Kaan-Kağanı yok mu bu Alevi Oğuz Türkmenlerinin?
İlaveten de Ulu Hanları yok mu ?
Kısaca ve özetle, Kağana veya Han'a niye gitmiyor Haydar arkadaş da, Kürd/Pers'in Şahıyla uğraşıyor!
Hele şiirde bir ''çeşm-i efganım'' deyişi var ki, bu kısa makaleyi yazarken beni hala gülümsetiyordu, yani yeme de yanında yat!
Ben Türkçeyi biraz bilirim diye düşünürüm, hayatımda ne duymuşluğum, ne de okumuşluğum var bu kıvrak şair deyimini.
Anlamını da bilmem.
Ama 1500 ler de yaşamış köylü bir Türkmen olan Haydar veya Pir Sultan Abdal, biliyormuş!

Çeşm, Persçe göz demekmiş. Görüntü falan da galiba. İşin daha da ilginç kısmı, Persçe'de şiirlerde kullanılan bir kelimeymiş.
Çeşm-i efgan ise, ''inleyen halim'' mi demek, yoksa yas tutan hal, gözleri mi, bilemiyorum.
Yani üzerinde düşünmek lazım.
Amaaa, maaşallah Uşak Banazlı mı veya Sivaslı mı olan ve elbette Oğuz Türkmeni Haydar, çobanlıktan hemencecik böyle Persçe şiirlere konu olan deyimleri falan ne de çabuk benimsemiş, insan şaşıyor vallahi!
Şu ülkede kaç milyon Türkmen -Yörük, Asyaik köylü/kasabalı oldukları iddia edilen, olan vatandaş var.
Bir tanesi bile bilir mi bu deyimi, araştırma konusu olabilir.
Ayrıca, Alevilikte Pir değil de, Türkçe sandıkları için Moğolca Dede'yi kullananlara sorulsa, aralarından bilen çıkar mı, aklıma geldi şimdi!
Kürd nasıl olsa düşmüş tezgaha, ne versen Alevilik adına, yutmaya hazır.
Yutmuşta ezici çoğunluğu, yani Türkmen Aleviliğine transfer olmuş Kürdlerden bahsetmiyorum artık.
Hala Kürd kalan Kürdlerden bahsediyorum.
Bu facianın tam gaz yayılmasında Türkiye solunun da büyük katkısı oldu.
Artık yapılabilecek bir şey görünmemekle birlikte, bu ve benzeri sahtekarlıkları her veçhesiyle sergilemekten de geri durmamak lazım.
Yaptığım da budur.

No comments:

Post a Comment