Kurmanci Kürdçesinde sessiz sedasız duran, ancak ya da muhtemelen ''iyi konuşma ve yazmayı'' bilenlerce yapılan tarif ve tasvirlerde elzem olacak bir kelime, ali dir.
Fonetik itibariyle ve Arabi alfabeyle yazımı ''alif+lam+ i'' dir. Eli-Ele-Ale-Elu vs vs vs değil, Ali.
Yani şöyle söyleyeyim: Arabi Ali ve şahıs ismi değil, Kürdidir ve o sebeble aynen Ali söylenir, Eli değil.
Michael L.Chyet'in ( daha son zamanlarda verdim linkini) Ferhengasında ''ali'' için şöyle yazıyor, s.4 : side , direction = kenar/taraf, yön...
Aliye Rojhilate '' doğu'ya doğru, doğu'ya bakan taraf, yön, yüz(ü),'' gibi.
Mesela ''Ali Boğazı'' ismi geçer, bir kaç yerde hatta. Akla ilk gelen de bölgede bir boğaz'a Ali isminin verildiğidir, değil mi ?
Bu isim, Kürdinin genelde başına getirilmiş facianın boyutuna işaret eden esaslı bir örnek ve asimilasyonun tahribatını yansıtıyor. Zamanla ''doğrultu, taraf vb.,'' anlamlara gelen ali kelimesi sanki özel isimmiş gibi kullanılmış, yanına da Türkçede kullanılan boğaz iliştirilmiş. Hemen ilave edeyim yeri gelmişken, Türkçe de kullanılan boğaz, yanlıştır ve aslının art kelimesi olması lazım. Mesela Gülek boğazı değil, Gülek artı olması lazımdı.
Art kelimesi ebette Türkiye Türkçesinde literatür ve toplum hafızasında da mevcut değil. Zira Türkçe ülkeye birilerince dışarıdan impoze edilmiş bir lisan izlenimi uyandırıyor, bu çok daha kapsamlı bir tartışma konusu, burada geçelim.
Burada Ali Boğazı isminde kullanılan boğaz Kurmanci ali ile açıklaması yapılan bir ismin yerine ikame edilmiş, belli.
Yani aslında burada ali ile kasdedilen '' ......... yönü, mevki, bakan taraf vb.,'' gibi , ismi mesela örneğimizde olduğu gibi boğaz'la ikame edilmiş bir yerin, geçit vb., tarifidir.
Yani ali, yukarıda da belirtmiş olduğum gibi, bildiğimiz Arabi Ali özel ismi değildir.
Toponiminin Kürdistan tarihi için en elzem kaynak olduğunu, tarihle ilgilenenler hızla farkedeceklerdir. O sebeble dikkat çekeyim dedim.
Şeftali ile Zerdali'nin ise Persçe'den Osmanlıca'ya girdiği ( daha doğrusu Persçe zaten Osmanlıca'nın ana kuruluş kaynağı olması lazım) yazılır, doğrudur.
Her iki meyvanın da İran ve Anadolu ile Mezopotamya'ya Çinden getirildiği, tanıtıldığı yazılıyor , ilginç.
Evvela bir bunu belirteyim dedim, zira kendim de şaşırdım.
Her iki meyvada birleşik isim, Şeft+alü, Zerd+alü gibi.
Bu +alü ise bir nevi erik demek.
Türkçe'de Alıç denir ve elbette ''Her Şey Türktür'' şiarına uygun Türkçe sanılır.
Orta Anadolu'da bir zamanlar meralar ve tarlalar da bulunurdu ağacı, şimdi ne durumda bilmem.
Alüj-Alüç-Alıç formlarında yazılan kelime Kürdidir.
No comments:
Post a Comment