Thursday, 30 December 2021

Moğollara Karşı Kürdlerin Erbil Direnişi

 Moğol işgali ve kurulan İlkhan devleti, tahmin edilebilecek en yıkıcı sosyo-ekonomik zararı İran-Anadolu hattının en kalabalık halklar topluluğu olan Kürdlere verdi. Düşünebiliyormuyuz; Moğol Menghü Kağan kardeşi Helagü'yü İran-Mezopotamya ve Anadolu'ya gönderirken, kendisine '' Kürdler, Lurlar ve İsmailileri'' yok etmesi ( zapturapt altına alması) görevini vermişti.

Lurlar daha düne kadar zaten Kürd kabulleniliyorlardı. İsmaililerin ise inançlarına Kürdler ile Zağros-Jibal hattından adam devşirdikleri yazılıyor.
Zağros /Jibal ise Media, yani şimdiki Azerbayjan'ı da kapsıyor aslında bu durumda.
Medlerin ise kimler olduğu, Armaniyeh coğrafyasında Medlerden bahsedilmesi ve yine Medlerin Kürdlerin atası olduğuna dair belirlemeleri de Vladimir Minorsky'nin ''Studies in Caucasian History '' eserinden okumak mümkün.
Helagü'nün ordusu içersinde Çinlilere varıncaya kadar her kavimden asker vardı. Mesela Qazvini 1350 yıllarına doğru kadim Kürd toprağı Azerbayjan'da Khoy-Xöy-Koy şehri ve etrafında yerleşik Çinlileri gördüğünü naklediyor.
Şİmdi elbette bunlar ''Azeri Türkü''.
Neyse, işte Helagü İran'a ulaştıktan sonra, malüm sonunda Bağdad'a, Hilafetin merkezine saldırdı. Abbasi Halifesinin en önemli iki komutanından biri de, elbette Kürd'dü.
Fakat halledilmesi gereken bir Arbela-Erbil vardı öncelikle.
Moğol Helagü , bu misyon için komutanlarından Arkatu ya da Oroktu Noyan'ı görevlendirdi.
Erbil mutlaka ve hızla fethedilmeliydi.
Sir Henry H. Howorth, ''History of the Mongols, from the 9th to the 19th century, Part III'' , s.132 den başlayarak, bize anlatıyor ( elimden geldiğince tercüme ettiğim haliyle) : '' Erbil'in şöhreti İskender zamanlarına kadar uzanıyor.
Meşhur tarihçi Raşid al-Din'e göre, Erbil'in dünyada bir benzeri yoktu. Büyük ve Küçük Zap arasında, Musul'dan iki günlük mesafede bulunuyordu. Yirmi sekiz yıl evvel ölen emir Muzaffer ud-Din( aslen Türkmüş), Erbil'i Pers-Irak'ının en önemli şehirlerinden biri haline getirmişti.
Oluşturduğu bir çok kuruluşlar içersinde , mesela İslam tarihinde daha evvel hamiliği yapılmamış( belki de duyulmamış) olanlar vardı.
Yetimhane (hastahanesi) ; bebek emzirme ve süt anneler için bir kurum; dul kadınlar için korunak ; genel hastahane; körlere özel hastahane; yolcular için sadece barınma ve geceleme değil, bir de seyahatleri için gerekli masraflarının da ödendiği bir kervansaray; Dervişler için Xangah ; medrese ; Hanefi ve Şafii kuramlarının öğretildiği bir okul , ve Peygamberin doğumunun büyük bir debdebeyle kutlandığı bir camii...
Bu festival sırasında ziyaretçiler, vaizler, hatipler, şairler, müezzinler ve sufiler oraya civar kasabalardan akardı. Bir ay evvelinden, tahtadan yapılma ,yirmi kubbe şekilli ve üç katlı binalar , manastır ile cami arasına yerleştirilirdi. Koridor/balkonlardan şairler ve hatipler kalabalıklara seslenirken, diğerleri de sihirli fenerlerli ( ışık oyunları ?) sergilerdi.
Kutlama yemeğinde , çok sayıda deve, sığır ve koyun alana götürülür, topluca kesildikten sonra müzik eşliğinde pişirilirdi.
Akşam şehir aydınlatılır, ve sabah ta, seçkin misafirler ile diğeri kalabalıklar kendilerine ayrılan iki masaya otururlardı. Dervişler oynar, duacılar minarelerden terennüm ederken, dans edenler ( halay olması lazım) bahşişlerle ödüllendirirlerdi.
Böyle bir yerdi işte Erbil...
Şehir düzlükte kuruluydu. Kalesi ise tek başına bulunan bir tepenin etrafındaydı.
Moğol belası yaklaşınca, şehrin o zamanki emir ya da veziri Taj ud -Din İbn Salaia , Moğol askeri kampına gitti.
Komutan Arkatu Noyan, vezire samimiyetine inandığını söyledi, ama şehirdeki Kürd askeri birliği, teslim olmayı reddediyordu.
Bu yüzden Komutan Arkatu, zavallı Erbil vezirini Helagü'ye gönderdi, derdini ona anlatması için olmalı.
Ve Helagü de, kültürüne uygun olanı anında icra edip, Erbil emirini öldürttü.
Ama emirin Moğollarca katli, meseleyi çözmüyordu.
Zira Kürdler, yazarımızın kaynaklardan aktardığına göre Moğol saldırılarına kahramanca direniyorlardı.
Ve bir ara, Kürd askerler Erbil kalesinden çıktılar.
Moğol kuşatmasını yardılar...
Ve bir çok Moğolu'da öldürdüler mi!
O sırada Musul emiri ve aslen Ermeni bir köle olan Müslüman Lulu da el mahküm Moğol ordusuna Erbili fethetmeleri için birlik göndermişti.
Ve Moğol komutanlar, belli ki kendi dev ordularına rastlamadıkları bu direniş, yetmez, bir de kendilerine saldırıp rezil eden Kürdler için Lulu'dan tavsiye ve görüş istediler.
Anasının gözü ve Kürdleri avucun içi gibi tanıyan Lulu, gerekli tavsiyeyi verdi.
Moğollara, eğer Erbil'i almak istiyorlarsa, kuşatmayı kaldırmaları ve yaz mevsimini beklemelerini bildirdi.
Çünki, Kürdler sıcak bastırınca, şehri terkedip dağlara çıkardı.
Ve aynen de öyle oldu!
Moğollar Kürdlerin dağlara çıkmasından hemen sonra şehri ele geçirdiler.
Tarihçi Bar Hebraeus'un yazdığına göre Musul valisi Lulu, Erbil'i Moğollardan 70,000 dinara satın aldı.
Ama bu saadet uzun sürmedi ve Kürd mir Celal hızla geldi, Erbili askeri garnizonlarını dışarı sürerek ,yabancılardan geri aldı.
Gerisini yazayım mı, sinir krizlerine hazırmıyız ?
Moğollar bir ordu gönderdiler, yanlarına da Lulu bazı Kürdleri ( Musullu olmalı) verdi...
Lulu'nun gönderdiği Kürdler, bu kahraman Celal'i çadırında uyurken katlettiler...
Bu hadiseden fazla değil, elli yıl kadar sonra ise meşhur Moğol İlkhan vezir ve tarihçisi Raşid al-Din, kendileri hakkında şahit olduğu ve gözlemlediği kim bilir kaç vakıadan sonra şöyle yazacaktı:
Şaşkın Kürdler !

Kürdler küçük bir garnizonla dev Moğol ordusunu perişan edebiliyor. Ama sonuçta Kürdler hep yenilen ve yok edilen oluyor.

No comments:

Post a Comment