Sunday, 17 October 2021

Macun

 Macun,

Kelime Arabi'den girme Orta Asya, Afganistan ve Hindistan'a kadar. Nişanyan'a göre ''~ Ar maˁcūn معجون [#ˁcn mafˁūl mef.] hamur kıvamında olan şey, özellikle şekerleme < Ar ˁacana عجن (hamur) yoğurdu.''
Manisa'nın Mesir Macunu meşhurmuş ( her yerde vardı bence). Mesir de ''eski tıpta bir panzehir'' anlamındaymış. İyileştirici özelliği nedir tam bilemiyorum ama bu macun'da bazı gizli numaralar var(dı).
Hindistan İmparatoru Babür'ün (1483-1530) hatıratında macun sık sık geçiyor.
Mesela ya başarılı bir talan-soygun, ya da bir eğlence, düğün, özel muhabbet vb., esnasında Babür ve ricalden ahbapları bazen ikiye ayrılırlarmış.
Şarapçı ve Macuncular.
Belli ki aralarında sıklıkla hır çıktığından olsa gerek, bir birlerinin kafa bulma aparatlarına karışmama ve eleştiriyi terketme kararı almışlar.
Mesela bir defasında Babür şöyle diyor, p.364: ''When I had no drinking parties, I had maajun parties.''
-''İçki muhabbeti olmadığında, macun muhabbeti tertipliyordum.''
Macun için de çevirmen şu notu düşüyor bu beyanın altına : ''The macuun, it will be recollected, is a medicated confection which produces intoxication.''
-''Hatırlanacağı gibi Macun ''kafa bulduran'' bir tıbbi şekerlemedir.''
Yani içinde Afyon var, afyon !
Bu Babür bir müddet sonra şarapla piizlenmeyi bırakıp, paso macuna takılıyor.
Afyonkeş amcam.
1500-1600 ler de Istanbul'da afyon ve esrar çekmekten caddelerde camız gibi yatan vatandaştan geçilmezmiş.
Yeter ki şarap içilmesin haramdır, gerisi tufan...
Bu İstanbul işini de umarım birileri yazar, benim işim çok zira.

No comments:

Post a Comment