Wednesday, 26 July 2017

Moğol Ali İnak ve Ali Bağsı ve Ali Padişah İsimleri ile Paşa Kelimesi Üzerine

Moğol  Ali İnak ve  Ali Bağsı  ve Ali Padişah İsimleri  ile Paşa Kelimesi Üzerine,

Makale'de  yukarıdaki  isimleri oluşturan kelimeler  incelenecek. İlki, Moğol ordusunda uzun yıllar başarıyla komutanlık yapan  Ali İnak  Noyan’ın  kronikler de  transkripsiyonu muhtelif abiçimlerde yapılmış ismi. Ali İnak  hakkında gerekli tüm bilgiler,referans verdiğim  bazı eserlerde mevcut.Esasen makalenin amacı, ismi geçen  komutanın hayat hikayesini nakletmek değil. İsim, muhtelif biçimlerde yazılmış  bulunduğundan, doğrusunun Ali İnak olduğunu göstermek.
Daha sonra'da Ali Bağsı ve Ali Padişah isimleri ile Paşa kelimesinin,anlamlarını  tartışacağım.

Ali İnak Noyan'ın, Ali Bağsı ile Ali Padişah  isimlerinin  anlamı ve düzgün transkripsiyonları belki  önemli addedilmeyebilir.
Ama , Anadolu Rum, İran Selçuklu, İlhan Moğol ile  özellikle de erken Osmanlı dönemi ve Anadolu Beylikleriyle ilgili gün ışığına çıkarılması gerekenler var.Daha doğrusu, bu hususlarda karanlıkta kalan noktalar, bilinen ile  gerçek sanılanlardan çok fazla olabilir.
Bunu tesbit etmenin  yolu da, isim ve kavramların zamanına uygun biçimde doğru anlamlarıyla kullanımları ve  tariflerinden  geçiyor.

Mesela Paşa sıfat ve ünvanına Osmanlı erken tarihinde atıf var. Öte yandan da Osmanlı tarihinde sürekli karşımıza çıkan, hatta hala Türkiye’de Generaller için gayrı resmi de olsa kullanılan   Paşa kelimesinin kökeni ve  anlamı üzerinde uzlaşma da yok.
Bunlar tartışılmak zorunda ki, yukarıda sıraladığım tarihi dönemlere dair çalışmalara bazı yeni katkılar olabilsin.

Evvela sırayla isimlerin eserler,kitap ve makaleler de hangi biçimlerde transkribe edildiğini, yazarların kullandıkları referans-kaynaklarıyla kısaca vereceğim.Sonra da bu ismi meydana getiren kelimelerin anlamlarını yazacağım

 İlk, Ali İnak  isminin  muhtelif eserlerde mevcut  transkripsiyonlarına  bakacağız ,

1-)  Bertold Spüler, Türkçe'ye İran Moğolları başlığıyla  tercüme edilip yayınlanan  kitabında ismi iki defa, Alinak (ö.1284) olarak veriyor.
Alinak ismine dair referansları :

Dip not 15:  Reşidüd-Din / Viyana 230 v.d.; Vassaf / Hammer I 257-259.
Dip not 194 : '' Mirhvand V 43,59,65,89,102 (Gürcü Alinak  kr. yk. s.92).''
2-)  İsim ,Aksarayi'nin Müsameretül Ahbar eserinin Türkçe'ye Mürsel Öztürk çevirisinde, Alinak biçiminde geçiyor
-  Aynı eserin  Türkçe'ye M.Nuri Gencosman çevirisinde ise  Alıncak ile Alyanak biçimlerinde yazılmış.

3-) Sir H.Henry Howorth tarafından   1800 sonlarına doğru kaleme alınmış History of Mongols  eserinde ise, isim Alinak biçiminde,muhtelif sayfalarda  kaydedilmiş.
Kaynak olarak Wassaf, D'Ohsson ve Hist. de la Georgie eserlerini verilmiş.

4-)  Bar Hebraeus ise Chronography eserinin İngilizce tercümesinde  ismi  '' Alınakh (Alyanakh ?; bu parantez içinde verilen isim çevirmenin notu olsa gerek) biçiminde yazmış.
- Bar Hebraeus'un Türkçe tercümesinde ise, Alyajak, Alınah (Alyanah ?) ve  Alyanah   biçimleri geçiyor.
5-) Charles Melville ise,  Anatolia Under Mongols makalesin de  ismi Alıncak olarak veriyor.
Bu isim için kaynaklar :
Dip not 25 :'Ibn Bibi, Al-Awamir al-‘ala’iyya ,pp. 628 – 9 (Houtsma, pp. 291 – 2 ,cf. note 27 ); Rudi Paul Lindner, personal communication (coin.)''

Dip not  27:''  Baibars al-Mansuri, Zubdat ,pp. 71 – 3 ; Ibn Bibi, Al-Awamir al-‘ala’iyya ,pp. 636 – 7 (Houtsma, pp. 295 – 7 ); Aqsara’i, Musamarat ,pp. 66 – 70 ; George Pachymeres, Relations historiques,I:Livres I–III , ed.and tr. A.Failler and V. Laurent (Paris, 1984 ), pp.182 – 4 ; Cahen,La Turquie , pp. 247 – 9.''    

6-)   Reşidüddin Fazlullah,Cami-üt Tevarih, Türkçe'ye çevrilen İlhanlılar Kısmı bölümünde isim, muhtelif sayfalarda Alinak olarak geçiyor.

7-) İbn Bibi Selçukname Türkçe tercümesinde isim muhtelif sayfalar da Alıncak olarak geçiyor.

8-)  Mükrimin Halil Yinanç, Türkiye Tarihi Selçuklular Devri kitabında  ismi Alıçak biçiminde veriyor.
İsim için referansları ise şunlar:

Dip not 206 da verdiği kaynak ,'' İbn Bibi ve Aksarayi'',
Dip not 207-208 de verdiği kaynaklar ''İbn Bibi ile  Ayni,''
Dip not 211 de '' Ebül Ferec el-Malati ile İbn Bibi,''
Dip not 218 de '' Makrizi,es-Sülük fi Marifeti Düvelil-Mülük,''
Dip not 219 da ''İbn Bibi ile Aksarayi,''
Dip not 221 de '' İbn Bibi ile Aksarayi,''

9-) A.Zeki Velidi Togan ise Menghü Kaan'ın 1255 te Anadolu'ya Kirayt uruğundan Alinak( yahut Alicak) Noyan'ı gönderdiğini yazıyor.

Alinak ismini verirken, parantez içersinde de Alicak yazıyor.

Zeki Velidi Togan Alinak ( yahut Alıncak) isimlerinin kaynağını verdiği dip not 166 da ise,  ismin doğru biçimini buluyor : ''İsmi Alincaq ve Alincaq yazmaktadır ( burada bir baskı hatası olması lazım, zira her iki isim de aynı; muhtemelen Alincaq ve Alinaq yazmak istemiş olmalı. Benim notum ,A.K).
Fakat bu isim Reşideddin / Jahn ,II, 89 da olduğu gibi, Hafız Abru Zayl,Tahran tabı, 96 da da Ali İnaq şeklinde de yazıldığından , kelimenin sonu inaq olduğu aşikardır.İlk kısmı hakikaten  Ali ise Ahmet Takudar zamanında olduğu gibi daha öncede bir Müslüman Noyan olmuştur.''
Evvela bir hususa değinmek isterim; yukarıda Zeki Velidi Togan'ın bahsettiğimiz ismi , dip notta Ali İnak biçiminde doğru yazdığını belirtmiştim. Ama Zeki Velidi, Ali İnak'ın Ali kısmını, İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in damadı meşhur halife Hz. Ali'nin ismi sanıyor. Bu sebeble de ismin kökenini araştırma gereği duymamış olmalı. Ve böylelikle de Ali İnak'ın ilk Müslüman Noyanlardan biri olabileceğini düşünüyor.

Oysa bu Ali kelimesi , aşağıda göstereceğim gibi,Moğolca. Zaten makalemizin üç ismi '' Ali İnak, Ali Bağşı ile Ali Padişah'', ve müşterek kelime Ali, bu üç isimde de Hz. Ali değil, Moğolca bir kelime olan Ali.

Özetlersek, Ali İnak isminin, ulaşabildiğimiz  yazarlarca hangi biçimlerde yazıldığını,muhtelif eserler   içerisinde göstermiş olduk. Mutlaka eklenmesi gerekenler vardır ama konu hakkında incelediğim eserler  bunlardır.

Şimdi de Ali İnak ismini meydana getiren her iki kelimeyi'de kısaca inceleyeceğiz.


Ali kelimesi için Lessing’in Moğolca-İngilizce sözlüğüne baktığımızda,muhtelif anlamlar yanında bir de şu açıklama  verilmiş :
- :''Used adverbially to denote  superlative degree.''

Türkçesiyle ‘’ en yüksek-üstün-fazla-en yüksek derece veya miktar  belirtmek için  zarf kabilinden  kullanılıyor’’ Moğol dilinde.

Yazar Ali kelimesinin bu anlamını açıklarken, üç örnek vermiş, onlara bakalım.

-İlki , Ali jeke ='' Biggest, largest  ( en iri, en büyük).''

Lessing, Jeke  için karşılık  olarak şu kelimeleri gösteriyor:  Great, big, large( both physical and abstract ( bir kaç anlam daha var). Yani Türkçesiyle ''iri, büyük, heybetli'' vb.

Demek ki Ali Jeke '' en iri, irilerin irisi, büyüklerin büyüğü vb.'' anlamlarını veriyor.

-ikinci örnek ise , Ali Sain = ''Best ( en iyi).''

Lessing, Sain : ''Good ( both in physical and non-material sense) well; fine, nice (bir kaç anlam daha var ).''
Türkçesiyle ''iyi, güzel'' .

Ali Sain , ''en iyi, iyilerin iyisi, en mükemmel'' vb. anlamlara geliyor. ( bu sain, Türkçe'de sayın olarak Cumhuriyetin ilk dönemlerinde  Türkçeye Moğolca'dan alınan kelimelerden biridir.)

-üçüncü örnek ise, Ali tyrgen = Quickest ( en hızlı).

Lessing, Tyrgen: ''Quick, speed, rapid ,speedy ( hızlı,pek çabuk,hız,tez).''

Bu durumda  Ali Tyrgen '' en hızlı, tezlerin tezi, hızlıların hızlısı, '' gibi anlamlara geliyor.
Ali kelimesiyle  Moğol lisanında ki anlamı ve kullanımını gördükten sonra, Ali İnak isminin anlamını ve dolayısıyla da doğru transkripsiyonunu bulmak  için, İnak kelimesini de   inceleyeceğiz. Bunun için evvela literatürde kelime kimlerce ve nasıl kullanılmış, ona bakalım:

1- Bertold Spüler, İran Moğolları başlığıyla Türkçe'ye çevrilen kitabında ''inağ'' kelimesini evvela şöyle veriyor:
''Hükümdarlar vezir ve dostlarıyla (inağ) birlikte yemek yemeyi severler ve başka dostlarına da sofralarından yemek gönderirlerdi.''

Bu açıklamasının kaynağını dip not 186 da veriyor( sayfada 187 yazılmış, baskı hatası olmalı) : ''Reşid üd -Din / Berezin a 176,b 234,c 210.''
Spüler İnak-İnağ kelimesini genel olarak ise şöyle açıklıyor : '' (...)Bidayette her şeyden evvel askeri işlerle mükellef olarak İran'da hükümdarın refakatinde bulunan bu şahısların vazifeleri yavaş yavaş değişti ; en sonunda sadece ''saray asilleri'' olarak kaldılar. Bu mahfile mensup olupta  hususi bir itimada layık görülenlere ''inağ-inak'' denildi.''
Spüler  kaynağını  dip not 206 da ''Vladimirtsov ,Obşç. stroy,93 v.d.'' olarak veriyor.

2- Sir H. Henry Howorth , inak kelimesi için ''confidential servants ( çok güvenilir,mahrem, gizli hizmetkar )'' anlamını veriyor. Ve bunun için de kaynağı Wassaf.

3- B.Y. Vladimirtsov, Moğolların İçtimai Teşkilatı adı altında Türkçe'ye çevrilen kitabında inak-inağ kelimesini  şöyle  açıklıyor :

''Diyebiliriz ki XI-XII.asırın bir Moğol başbuğu, ba'atur,taiishi,noyan,xa'an v.s. olsun, müddeti hayatında nökerlerinden ayrılmazdı ; şu veya bu kadar adet nöker onun maiyetini teşkil ederdi.Nöker, başbuğunun karargahında uşak,harp veya akın zamanarında muharip-asker,sürek avında muavini olur; o , her zaman şu veya bu işi idare eder,müşahadesi altında bulundurur, başbuğun maiyetinde bulunur ve onun en yakın dostu ve müşaviridir.Başbuğa yakın duran bu gibi nökerler '' inağ ( mahrem dost)'' denirdi.''

Vladimirtsov’un  yukarıdaki açıklamaları için kaynakları:

Dip not 67 : '' Yuan-çao-bi-şi( Moğolca; Moğolların gizli tarihi)  S.sk., 128-129,''
Dip not 68 : '' R.-ad-D., I, 62, 163 ; Quatremere, p.1,not 84; Berezin, Cuçi ulusu.,425''  kaynaklarını veriyor.

Şimdi de Lessing ne anlam vermiş, ona bakalım.  İnağ: '' Beloved, darling; favorite;lover ; friend; benevolence, affection ( sevilen, sevgili, çok sevilen, gözde,arkadaş,dost,yardımsever,sevgi).''

4- John C. Srteet'in bildirdiğine göre Nicholas Poppe  kelimemiz İnaq için '' trusted friend or advisor ( güvenilir dost-arkadaş veya danışman)'' anlamlarını veriyor.

Yukarıda ki açıklamalarla birlikte, Nicholas Poppe ile Lessing'in verdiği sözlük anlamlarını karşılaştırdığımızda, İnak-inağ kelimesi medival Moğol döneminde Kağanlardan tutalım, komutanlara kadar askeri-politik güçlülerin  en yakınlarında bulunan, sırdaşları , dostları , yardımcıları,iş takipçisi ve danışmanları gibi  en önemli addedilen şahıslara  verilen bir sıfat görünüyor.

Bu durumda Ali İnak, ''dostların dostu, en iyi dost, en iyi arkadaş, en iyi hizmetkar, en iyi sırdaş'' vb. anlamına geliyor.

Ali İnak kelimesinin ilk kısımda gördüğümüz muhtelif versiyonlarının ise  vaktiyle yapılmış tekst kopyalarının hatalı transkripsiyonlarından kaynaklandığını söyleyebiliriz.

Özellikle Ali kelimesinin anlamı ve kullanımına dair fikir sahibi olduktan sonra, ikinci ismimiz  Ali Bağsı’nın  medival dönemlere uygun düşen anlamını tesbit  edebilmemizin yolu açılıyor.

Ali Bağsı  ismi.

Bağsı Moğolca'ya Çin lisanından geçme bir kelime. Sanskrit kökenli olduğuna dair de iddialar olmuş.
Türk akademisyen Osman Fikri Sertkaya , İngilizce olarak kaleme aldığı ''Mongolian Words and Forms in Chagatay Turkish (Eastern Turki) and Turkey Turkish (Western Turki)- Çağatay Türkçesi (Doğu Türkçesi)nde ve Türkiye Türkçesi (Batı Türkçesi)nde Moğolca Kelimeler ve Biçimler,'' makalesinde şöyle yazmış:

''I think, I'm the first to study Mongolian elements in Eastern( Chagatay) Turkish.I studied the Mongolian loan words in the following four works which are written in the Uighuric script.
Türkçesiyle '' Çağatay Türkçesindeki Moğolca elementler üzerine ilk çalışma yapan kişi olduğumu düşünüyorum. Aşağıda Uygur alfabesiyle kaleme alınmış dört metinde bulunan Moğol kökenli kelimeler üzerinde çalıştım.''

Osman Fikri Sertkaya , dört Uygurca metinden çıkardığı Moğolca kelimeler ile, bunların varsa, Türkçe karşılıklarını kaydetmiş. Listeyi tamamladıktan sonra, şöyle not düşmüş :

'' I have not included my list such words as ''bahşı , soyurgal, tepsi '' which are Chinese loan words in Mongolian.''
Türkçesiyle ''  listeme bahşi, soyurgal, tepsi gibi Moğolca'ya Çinceden alınan kelimeleri dahil etmedim.''
 Osman Fikri Sertkaya, Bağsı-bahşı kelimesinin  Moğolca’ya  ait  ve Çin dilinden alınma olduğunu  teyid etmiş oluyor.

W. Barthold ise şöyle yazıyor kelime için :" An etymology of the term bakhshi from Sanskrit bhiksu is now generally rejected in favor of one from the Chinese po-shih " learned man, teacher" ..."
Türkçesiyle ;’’Bakhshi teriminin etimolojisini Sanskrit bhiksu'ya bağlayan görüş, şimdilerde  Çince  po-shih  ,''alim, öğretmen'' lehine reddedildi.

Lessing ise  şu anlamları veriyor,  Bağsı:'' ( Ch. po-shih)  Teacher, instructor,professor, learned lama; master ( öğretmen,eğitmen, profesör, alim Budist rahibi , üstad vb.) '' anlamlarına geliyor.Parantez içinde Çin dilinden  alınma bir kelime olduğunu kaydetmiş.

Ali Bağsı  ''en iyi öğretmen, alimlerin alimi, en alim rahip vb.'' anlamları taşıyor, diyebiliriz.

3- Zeki Velidi Togan'ın şöyle bir belirlemesi var eserinde :
''(...) Cormagon'la gelen Uygurlar elbette kendi dinlerinde, yani Budist olmuşlardır.Bunların hezaresine Sarıcı ve oğulları Kara Süder,Sinsi Bahşı,, Ali Bahşı ile bunun oğlu Ming İgetmiş kumanda etmişlerdir. Yani bunlar Uygur beyleri olmuştur. Ali ismi, bu Uygur kumandanın da Müslüman olduğunu göstermektedir.
Bir hususa değinmeden geçmek te olmayacak ; Zeki Velidi Togan, muadili ve kendisinden sonra yetişen Türk  tarihçilerinden farklı olarak, Farsça ve Rusça çok eser incelemiş, okudukları  ve yorumlarını  hiç bir kaygı duymadan okuyucularıyla paylaşmış, sesli tartışmış ender  Türk tarihçilerinden olup, bence  saygıyı hakkeden bir akademisyen.

İlginçtir, Zeki Velidi yukarıdaki pasajda,isminden ve zamanın şartlarından  Budist olduğu söylenebilecek bir Moğol’u,Türk yapmaya çalışıyor. Ve bunun için de   Moğol Çormağan Noyan'ın ordusuna evvela bir,  varlıkları Anadolu'da o zaman için tamamen meçhul olan Uygurları  dahil ediyor.Müteakiben de , Anadolu Türkçesinde Bahşi-Bağsi'yi literatürde tesbit edemediği, ve kelimenin de Moğolca ve Budizmle ilgisini bilmesi  sebebiyle olsa gerek, Çormağan Noyan'ın ordusuna  kattığı ve aslında mevcut olmayan Uygurları  mecburen  Budist yapıyor. Ama aralarında Ali ile başlayan isme sahip olanını da, bu kelimeyi Hz. Ali'nin ismi sandığından, bu defa da hemen Müslüman ilan ediyor.
Ali Bağsı'ya tekrar dönersek, bu isim  '' öğretmenlerin öğretmeni, lamaların laması ( Budist rahip) en bilgili, en alim'' gibi anlamlara geliyor.

Üçüncü ismimiz ise Ali Padişah.

Ali kelimesini biliyoruz. Gerçi buradaki Ali Padişah isimli şahıs bir Müslüman. O sebeble ilk ismi Ali'nin Arapça Ali olduğu düşünülebilir. Fakat Moğolca Ali kelimesi, daha uygun düşüyor. Padişahların padişahı, en padişah , gibi.

Ali Padişah'ın şahsen, Osmanlı tarihinin en önemli siyasi-idari kavram ve ünvanlarından olan Paşa kelimesinin tedavüle girmesiyle doğrudan bir bağlantısı var gibi.
Evvela bu ismin kim olduğuna kısaca bakalım:
                                                                                                                                                                            1- Bertold Spüler, Ali Padişah'ın (ö.1336)  son İlhan Abu Said'in (ö.1335) dayısı  ve bu sebeble de nüfuz edinmek için  kukla bir hükümdar seçme teşebbüsünde bulunduğunu naklediyor.
Zaten akabinde kendi kukla hükümdar adayından evvel tahta yerleştirilen Musa’da öldürülüyor .
2- J.A.Boyle ise Ali Padişah'ın son İlhan Abu Said öldüğünde, Bağdad valisi olduğunu yazıyor.

İsmin anlamına gelince, buradaki Ali Padişah isminin Ali’si, yine yukarıda açıkladığımız  gibi Moğolca kelime olan Ali. Bu durumda Ali Padişah’ın ‘’en  padişah, padişahların padişahı'' gibi bir anlamı olduğunu söylemek mümkün.
Bizi burada  ilgilendiren çok önemli bir husus karşımıza çıkıyor.

Ali Padişah'ın ,  tarihte ilk Paşa ismiyle kaydedilen şahıs olması. Yani Ali Padişah, aynı zamanda Ali Paşa olarak kaydedilmiş.

3-Hamd Allah Mustawfi Qazvini  ‘’Ta'ríkh-i-guzída’’ isimli eserinde  bu çok ilginç ve önemli  bilgiyi  asırlar evvel vermiş bile :
‘’On the death of Abu Sa'id in A. H. 736 (= 1335 — 6), chaos ensued, and pretenders to the throne arose on all sides. The vazir, Ghiyathu'd-Din  Muhammad b. Rashidu'd-Din placed Arpa on the throne, but Amir "Ali Pasha ", the maternal uncle of the late Sultan, disapproved of this choice, attacked Tabriz, routed Arpa's troops, and put him and the wazir Ghiyathu'd-Din to death.''

Türkçesiyle, '' Abu Said'in 1335 te ölümüyle kaos ile birlikte ,tahtta hak iddia edenler her taraftan ortaya çıkmaya başladılar. Vezir G.M. Raşidüd-Din tahta Arpa'yı oturttu, fakat son Sultan'ın dayısı Emir Ali Paşa bu tercihi onaylamadı ve Tebriz'e hücum ederek Arpa'nın güçlerini yendi ve hem o'nu , hem de veziri öldürttü.

Foot note : '' This, as Mirza Muhammad points out, seems to be the earliest recorded use of the title of Pasha. That it was borne by this Amir Ali is confirmed by Ibn Taghri-bardi and the Jahan-ara.
Türkçesiyle, dip not : '' Bu ( Pasha-paşa sıfatını kasdediyor; benim notum A.K.) Mirza Muhammedin'de işaret ettiği gibi, Paşa ünvanı kullanımının  tarihte bilinen en eski kaydı görünüyor. Ünvanı Emir Ali'nin taşıdığı İbn Taghri-bardi ve Jahan-ara'ca teyid edilmiştir.

Türkiye'de Paşa kelimesinin etimolojisi üzerine ilginç tartışmalar olmuş. Kelimenin anlamı için Nişanyan'ın on-line etimolojik sözlüğü şöyle yazıyor :

'' başa/paşa "Osmanlı devletinde bir saygı hitabı ve unvan" [ <1400]
paşazade "paşa oğlu" [ Fatih Sultan Mehmed, Kanunname-i Al-i Osman, <1481]
Ve monlazadelere ve paşazādelere
<< TTü beşe erkek evlat, özellikle hükümdar veya soylu kişi oğlu, prens ≈ Fa baçça بچّه çocuk, yavru,
şöyle bir not düşülmüş : En erken dönemde genellikle "hükümdar oğlu, prens" anlamındadır; karş. Süleyman Paşa (Osman Beyin oğlu). “Üst düzey saray görevlisi” anlamı belki lālā-i beşe "şehzade eğitmeni" unvanından türemiş olabilir. • Padişah veya başağa sözcüklerinden geldiğine ilişkin yaygın görüşlerin dayanağı yoktur.''

Nişanyan’ın verdiği Türkiye Türkçesi  ve Farsça’dan alındığı yazılan ‘’beşe-erkek evlat’’ kelimesinin ülke çapında bilindiği ve kullanıldığına dair bilgi ve duyumum yok.
Paşa kelimesine en sonunda  tarihçi Minorsky'nin İngilizce'ye çevirerek insanlığa kazandırdığı ve Persçe kaleme alınmış Hudud al-Alam'da rastlıyoruz:
-: ''  It would be better to translate "There are no mosquitoes (pasha) in it (sc. in Nih)" rather than "flies".
-: '' Here I have translated pasha as "mosquitoes", not as "flies".
-: '' NIH, a prosperous borough with much cultivation. There are no flies (pasha) in it.''
-: ''No parallels could be found for the story about the giant flies (pasha).''

Paşa ,  Persçe’de ‘’ sivrisinek’’ anlamına geliyor.

Bu arada, umulmadık bir kaynak daha Minorsky'i teyid ediyor. Anadolu-İran tarihleri ve  Osmanlı-Selçuklu-İlhan dönemleri uzmanı Batılı Akademisyenlerin,pek te araştırılmaya değer bulmadıkları izlenimini  verdikleri Kürdlere yönelik bir Kurmanji Kürdçesi-İngilizce sözlük, Paşa'nın anlamını , farklıklarıyla da olsa,Kürdçe-Persçe olarak pekiştiriyor:

-: peşi II : ''gnat, mosquito ; Middle Persian ,paxşag = mosquito, gnat ; Persian ,paşe = gnat, mosquito  (tatarcık-sivrisinek anlamlarında.)’’

Böylelikle Paşa kelimesinin etimolojisi netleşmiş oluyor.Aslında bu’’sivrisinek-tatarcık’’ anlamlarına gelen  iğneleyici sıfat, Bağdad valisi Moğol Ali Padişah için gayet te münasip görülebilir.O zamanlar Bağdatta nüfus çoğunluğunu ellerinde bulundurduklarına dair bazı işaretler olan İrani topluluklar, Ali Padişah'ın  muhtemelen vergiler ve rüşvetten dolayı kanlarını emmesi üzerine kelime benzerliğinden de kendisine Padişah yerine Paşa lakabını vermiş olmalılar.
Bir noktaya  dikkat çekmek gerekiyor; Padişah, İrani kavimlerde neredeyse kutsal bir kavramdı.
Mesela Abul Fazl ,  padişah kelimesini şöyle açıklıyor : ''(...) for pad signifies stability and possession , and shah means origin-lord.A King is therefore the origin of stability and possession.''
Türkçesiyle: ‘’ pad düzen ve mülk, şah ise sahip ve orijindir. Kral(Padişah) ‘’düzen-denge, mülkün asıl sahibi,orijinidir,’’ gibi anlamları  içeriyor. Dolayısıyla böylesine güç- kudsiyet atfedilen  Padişah kavramını özel isimle olsa dahi  taşıyan bir şahsın bu isme layık olmadığı düşünüldüğünde  ,elbette çağrışımdan ötürü  Padişah yerine Paşa'yı dile dolamak  pek te zor olmasa gerekti.

Ve büyük ihtimalle de Osmanlı çevreleri, bu sıfatı son İlhanlı Abu Said'in dayısı ( asalet te giriyor işin içersine elbette) ve Bağdad valisi olması, iktidar mücadelesinde hayatını kaybetmesi gibi faktörlerin de hafızalarda kalması ihtimaliyle, Paşa ünvanını benimsemiş olmalılar.

Asıl mesele şu : Osmanlı erken tarihinde , Ali Paşa'dan da evvel Osman Beyin oğlu ya da oğullarına Paşa ünvanı  verdiğini nakleden  kroniklere ne olacak, bunların üzerine fikir yürütmemiz gerekiyor.

Çok  önemli bir husus bu.  Osmanlı erken tarihinde nakledilenlere bakılırsa , tarih itibariyle Ali Padişah- Ali Paşa'dan evvel görünen  Alaaddin Paşa ve Ali Paşa var. Neşri 'de anlatıldığına göre , Alaaddin Paşa ile Ali Paşa, Osman Bey'in oğulları, Orhan'ın da kardeşleri.  

Osman'ın oğullarına, zamanında  duyması ve hakkında bilgi sahibi bulunması biraz şüpheli görünen  Paşa-Sivrisinek ünvanı vermesi pek te  mantıklı  görünmüyor.
Ya da, eğer Aksarayi’nin ağız dolusu hakaretler yağdırdığı ve Türk adı altında zikrettiği göçebelerden bir grubun hakikaten de başı idiyse, Osman’ın,  Paşa gibi anlamı meçhul ama  İrani görünen ve İranlılarca da kullanılmayan kelimeyi öğrenip, bir de çocuklarına ünvan olarak vermesi biraz şüpheli görünüyor.

Gerçi her halükarda Paşa kelimesinin artık anlamı belli. Dolayısıyla Osmanlı Türkçe kaynaklarının en önemlilerinden  ve 1400 yıllarının eseri Neşri’de yer alan bazı rivayetlerin doğruluğu çok tartışmalıdır.
Bu konuyu çalışacağız  zaten.
Ama tuhaflıklar ve incelenmesi gerekenler sadece bu bir kaç isim ve Paşa kelimesiyle sınırlı kalacağa benzemiyor.

Bu arada,makaleme son vermeden evvel, söylemek istedim ; Qazwini’de Ali Paşa ismi ile  E.G.Browne’nın alakalı yorumu, ve   Hudud al-Alam’da ise  Paşa kelimesinin anlamı yazıyor. Türkçe bilsin-bilmesinler, bu bilgilerin,  İran-Selçuki-Osmanlı -İlhan Moğol alanlarında  uzman  Batılı Akademisyenlerin dikkatlerini  çekmemesi veya gözlerinden kaçması,bence başlı başına  akademik bir tez konusu olmayı hakkediyor gibi.


Bibliyografya,

1-Mongolian Words and Forms in Chagatay Turkish (Eastern Turki) and Turkey Turkish (Western Turki) , Osman Fikri Sertkaya,http://www.tdk.gov.tr/images/css/TDA/1987/1987_13_Sertkaya.pdf

2- Turkestan Down to Mongol İnvasion, W.Barthold ,https://archive.org/details/Barthold1928Turkestan

3-The Ta'ríkh-i-guzída; or, "Select history" of Hamdulláh Mustawfí-i-Qazwíní, compiled in A.H. 730 (A.D. 1330), and now reproduced in fac-simile from a manuscript dated A.H. 857 (A.D. 1453), by Hamd Allah Mustawfi Qazvini, fl. 1330-1340; Browne, Edward Granville, 1862-1926; Nicholson, Reynold Alleyne, 1868-1945  https://ia802605.us.archive.org/8/items/tarkhiguzdao00hamd/tarkhiguzdao00hamd.pdf

4- Dynastic and Political History of The İl-Khans ,pp 303-421 ,By J. A. Boyle, University of Manchester, The Cambridge History of Iran ,Volume 5: The Saljuq and Mongol Periods  Edited by J. A. Boyle , Online ISBN: 9781139054973

5- Bertold Spüler, İran Moğolları, Siyaset,İdare ve Kültür, İlhanlılar Devri,1220-1350), Çeviren: Cemal Köprülü ,TTK Basımevi-Ankara ,2011, ISBN 978-975-16-2456-7

6-Mongolian-English Dictionary, Compiled by Mattai Haltod,John Gombojab Hangın,Sege Kasatkın and Ferdinand Lessing,University of California Press, Berkeley and Los Angeles 1960,

7-Mehmed Neşri, Kitabi Cihannüma Neşri Tarihi I. Cilt, Yayınlayanlar: Faik Reşit Unat, Prof.Dr. Mehmed A. Köymen,TTK Basımevi-Ankara , 1995 ,ISBN 975-16-0721-3

8-  History of the Mongols, from the 9th to the 19th century by Howorth, Henry H. (Henry Hoyle), Sir, 1842-1923,https://archive.org/details/historymongolsm00howogoog

9- Kerimüddin Mahmudi Aksarayi, Müsameretül Ahbar, Çeviren : Prof.Dr.Mürsel Öztürk, TTK Basımevi-Ankara, 2000, ISBN 975-16-1221-7

10- Selçuki Devletleri Tarihi, Aksaraylı Kerimeddin Mahmud'un Müsameret-al-ahyar adlı Farsça tarihinin tercümesi,
Türkçe'ye çeviren: M.Nuri Gencosman;  Ön Söz ve Notlar Yazan : F.N.Uzluk, Ankara-1943

11- Bar Hebraeus' Chronography  Takudar [Teguder] 'Ahmad   Translated from Syriac by Ernest A. Wallis Budge,Oxford University Press  London 1932  X

12- Gregory Abdül-Farac ( Bar Habraeus), Abül-Farac Tarihi, Cilt II, Süryanice'den İngilizce'ye Çeviren: Ernest A. Wallis Budge, Türkçe'ye Çeviren: Ömer Ziya Doğrul, TTK Basımevi-Ankara, 1999, ISBN 975-16-1177-6

13- B.Y. Vladimirtsov, Moğolların içtimai Teşkilatı, Moğol Göçebe Feodalizmi, çeviren:Abdülkadir İnan, TTK Basımevi-Ankara ,1995,ISBN 975-16-0723-X

14- Anatolia under the Mongols pp 51-101,By Charles Melville, The Cambridge History of Turkey, Volume 1: Byzantium to Turkey 1071–1453  Edited by Kate Fleet.

15-Türkiye Tarihi Selçuklular Devri II.Cilt, Ord. Prof.Dr. Mükrimin Halil Yinanç, Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Refet Yinanç,TTK ,Ankara,2014, ISBN 978-975-16-2533-5 (tk.)

16- Reşidüddin Fazlullah,Cami-üt Tevarih (İlhanlılar Kısmı)
Çevirenler : Prof. Dr. İsmail Aka, Prof. Dr. Mehmet Ersan, Dr. Ahmad Hesamipour Khelejani, TTK, Ankara 2013,ISBN 978-975-16-2702-5

17- İbn Bibi, El-Hüseyin B.Muhammed B.Ali El-Caferi Er-Rugadi, El-Evamirül-Alaiyye fil-Umuril-Alaiyye,
Seçukname, II, Tercüme, Çeviren: Mürsel Öztürk, TTK, Ankara 2014, ISBN 978-975-16-2859-6

18- Umumi Türk Tarihine Giriş, Ord.Prof.Dr. A.Zeki Velidi Togan  İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Yayınları  No 1534, Tarih Araştırmaları No.2, Cilt.1  En Eski devirlerden 16. Asra Kadar , İstanbul 1981, https://www.academia.edu/6832289/Umumi_T%C3%BCrk_Tarihine_Giri%C5%9F_Zeki_Velidi_Toga

19- Kurdish-English-Dictionary, by Michael L. Chyet with selected etymologies by Martin Schwartz, Yale University Press  New Haven and London ISBN 0-300-09152-4

20- Hudud al-'Alam, The Regions of the World A Persian Geography, 372 A.H. - 982 A.D. . translated and explained by V. Minorsky  (Oxford UP, London, 1937)

21-The Ain i Akbari by Abū al-Faz̤l ibn Mubārak, Henry Blochmann, Henry Sullivan Jarrett Published 1873.https://archive.org/details/ainiakbari00jarrgoog


No comments:

Post a Comment