Doğrusu bu kısa makalenin başlığı konusunda epeyi bir bocaladım. Yazdım, sildim ve derken mevcut olan da karar kıldım.
Ibn Battuta, Anadolu Beylikleri ve fazlası için en önemli medieval kaynaklardan biri. Dahası, Osmanlı Imparatorluğu'nun kurucusu Osman Bey'in oğlu Orhan Bey vesilesiyle isminin Arabi formuyla ilk İbn Battuta tarafından kaydedildiğini sanıyorum. Bir başka kaynakta var mı, şimdiye kadar rastlamadım. Zaten mevcud olsaydı, muhtemelen konuyla ilgili uzman akademisyenlerce bahsi edilirdi.
Ancak, Bizanslı tarihçi George Pachymeres'in 1302 yılında Atmanes ismini kaydettiği biliniyor. Atmanes isminde Grekçe +es eril ( masculine) sonek görünüyor. Dolayısıyla elimizde isim olarak Atman var, hepsi bu.
Meşhur Aksarayi'nin kitabında Moğol İlkhan adına Moğol Suldus aşiretinden Emir Çoban Noyan'ın 1314 yılında Sivas Karanbük'te Anadolu Beylik liderleriyle yaptığı toplantının katılımcılarına dair bilgi veriliyor. Katılan ve katılmayanlar arasında Osman Bey, Osmanlı Beyliği, ya da Atman/Atmanes isimlerinden herhangi biri geçmiyor.
Daha sonra yayınlanacak olan Eflaki'nin Manakubul Arifin eserinde de geçmiyor.
İbn Battuta ise 1330 başlarında gezisinin Anadolu durağında Bursa'yı da ziyaret ediyor ve eserinde Osman ismine rastlıyoruz. Tanınmış Osmanlı ve Arabi uzmanı H.A.R. Gibb tercümesin de (s.451- 452) şu bilgi veriliyor, evvela İngilizcesi: Account of the Sultan of Bursa. Its sultan is Ikhtiyar al-Din Urkhan Bak, son of the sultan 'Othman Chüq (chüq in Turkish means 'the little'). 141 This sultan is the greatest of the kings of the Turkmens and the richest in wealth, | lands and military forces.''
Türkçesi: ''Bursa'nın Sultan'ın ismi İhtiyareddin Orhan Bey, Sultan Osman Çük'ün oğlu ( çük Türkçe'de ''küçük olan'' demek). Bu sultan, Türkmenlerin en büyük ve en zengin olanıdır, toprak ve askeri güç olarak.''
Bir de dip not düşmüş çevirmen Gibb, Çük kelimesini açıklamak için, evvela İngilizcesi: ''141 Orkhan (reigned 1326-59), second sultan of the Ottoman ('Othmanli) dynasty, so named after its first sultan. 'Othman. The Turkish suffix -jik is said to have been added to his name in order to distinguish him from the caliph 'Othman (see vol. I, p. 180, n. 91); another suggestion is that it was derived from the town of 'Othmanjiq (Osmanjik), on the Kizil Irmak river, west of Amasya; see E.I., s.vv. and 'Othmandjik.''
Türkçesi: 1326-59 arası hüküm süren Orhan, Osmanlı hanedanının ikinci sultanıdır, dolayısıyla ilk sultan Osman'la anılır. Anlaşıldığı kadarıyla Türkçe -cik soneki kendisini halife Osman'dan ayırd etmek için eklenmiş; bir diğer öneriye göre ise Amasya'nın batısı ve Kızıl Irmak kıyısında bulunan Osmancık isminden türetilmiş.''
Şimdi bu kısacık pasaj'ın analizi sayfalar tutabilir ve ben bu makale de kısa kesmek istiyorum, zira nasılsa ilerde yazacağım. Maksat, fikrimi evvela belirtmiş olmak, kayda geçirmek.
Gibb'in Arabi metinden Latin alfabesine transliterasyonunda ( kısaca kelimelerin bir alfabeden farklı olanına harfen çevirisi) elde ettiği Chüq/Çük kelimesinin Arabi transkripsiyonunu (yazımını) görmek lazımdı ama bu değerli akademisyen Arabi ve Osmanlıca uzmanıydı. Aynen kabullenelim en azından şimdilik. Dip notunda ise Gibb, Çük kelimesini Türkçe ''Cik'' küçültme soneki yapmış. İyi de İbn Battuta Cik sonekini duymuşsa zaten kaydederdi zira Chük/Çük gibi biraz karmaşık ve Arabi'de mevcut olmayan -Ç harfini andıran bir yazım yapmazdı. Nitekim Gibb kendisi de böyle düşünmüş olmalı ki, kelimeyi Chük yazmış ve nereden bakılırsa bakılsın artık bu bir -C değil -Ç harfine işaret ediyor. Ama sonra'da dip notta Cik sonekini veriyor, bu da Batılı Akademisyenler'de artık ezberlediğim bir trende işaret ediyor. Kendilerini Anadolu'nun Türklüğüne öyle bir inandırmışlar ki, akıllarına kafalarına yatmayan bir hususu tartışmak bile gelmiyor. Hatta akıllarına Türkçe olup olmadığına tam olarak kanaat getiremedikleri bir kelimenin farklı bir lisana ait olabileceği ihtimali de gelmiyor.
Bu kullanılan Çük kelimesi, kullanıldığı biçim ve de kelime dizimiyle, Kürdçe görünüyor. Küçük ve genç demek ( p. 117, Kurdish-English Dictionary, Michael L. Chyet).
Uzun yıllar evvel iki isim bilirdim yaşlı.
İkisi de Kürd'dü. İsimleri Haci/Xaji idi ve amca çocuklarıydılar.
İkisini ayırd edebilmek için yaşlı olanına Haci Mezin ( Büyük Haci), gencine de Haci Çük ( Küçük Haci) derlerdi. Hala çocukları vardır ve civarda ki çok yaşlılar bu iki ismin çocuklarını da babalarının lakaplarıyla anarlar.
Elbette İbn Battuta'nın eserinin bu bölümünü incelemek lazım. Gibb yanılıyor olabilir diyeceğim ama hiç bir akademisyen ve tarihçiden itiraz ve bir kritik okumadım henüz. Bunu nasıl olsa daha detaylı çalışacağım, sonuna da gelmek üzereyim esasen.
Kanaatimce burada ibretlik bir husus var Batılı Akademisyenleri yıllarını verdiklerini bu çok önemli alanda sınıfta bırakan; her nedense Anadolu medieval tarihinde üzerine çalışılması gereken farklı alanlar, halklar da bulunabileceğine hiç ihtimal vermiyorlar.
No comments:
Post a Comment