Bundan iki yıl kadar evvel facebook sayfamda son Bizans-Sasani savaşına kısaca
değindiğimi hatırlıyorum. Amacım da Anadolu’nun coğrafik tarihinde bence dikkat çekici olan
ve Zompos/Zombus ile Zompi formlarında kaydedilmiş tarihi bir köprü üzerine not düşmekti.
Son günlerde Asia Minor ve Anadolu antik Grek, Helenistik, Roma ve Bizans coğrafi tarihinin tanınmış uzman ismi
ve 1939 da ölen W.M. Ramsay’in meşhur ‘The historical geography of Asia Minor’, eserini
büyük bir zevkle okuyorum. Doğduğum ve büyüdüğüm coğrafya’da yakinen bildiğim bazı yerlerin
antik isimlerini öğreniyorum. Bu vesileyle de karşıma yine Zompi köprüsü çıkmış oluyor.
değindiğimi hatırlıyorum. Amacım da Anadolu’nun coğrafik tarihinde bence dikkat çekici olan
ve Zompos/Zombus ile Zompi formlarında kaydedilmiş tarihi bir köprü üzerine not düşmekti.
Son günlerde Asia Minor ve Anadolu antik Grek, Helenistik, Roma ve Bizans coğrafi tarihinin tanınmış uzman ismi
ve 1939 da ölen W.M. Ramsay’in meşhur ‘The historical geography of Asia Minor’, eserini
büyük bir zevkle okuyorum. Doğduğum ve büyüdüğüm coğrafya’da yakinen bildiğim bazı yerlerin
antik isimlerini öğreniyorum. Bu vesileyle de karşıma yine Zompi köprüsü çıkmış oluyor.
Köprü Sakarya /Sangarios üzerinde ve lokasyonu hala tesbit edilememiş. Ramsay’ de
bir asır evvel muhtelif milliyet'ten ilgili tanınmış akademisyenlerle bir çok husus yanında, Zompi’nin bulunduğu
yerin tesbitine yönelik tartışmalar geliştirmiş.
bir asır evvel muhtelif milliyet'ten ilgili tanınmış akademisyenlerle bir çok husus yanında, Zompi’nin bulunduğu
yerin tesbitine yönelik tartışmalar geliştirmiş.
Biz tarihten, son Bizans-Sasani savaşında Sasani general Şahin’in İstanbul’un burnunun dibine
617 de geldiğini, Bizans Heraclius’un ise endişeden hükümeti geçici olarak Kuzey Afrika
Carthage/Kartaca’ya taşımayı dahi düşündüğünü biliyoruz. Daha sonra, 622 yılında Heraclius
ordusunu toplayıp Kapadokya üzerinden Sasani’ye darbe için yola çıkarken, işte bu Zompi
köprüsünden geçmişdi. Ramsay köprünün Bizans askeri tarihindeki önemine dikkat çekiyor.
617 de geldiğini, Bizans Heraclius’un ise endişeden hükümeti geçici olarak Kuzey Afrika
Carthage/Kartaca’ya taşımayı dahi düşündüğünü biliyoruz. Daha sonra, 622 yılında Heraclius
ordusunu toplayıp Kapadokya üzerinden Sasani’ye darbe için yola çıkarken, işte bu Zompi
köprüsünden geçmişdi. Ramsay köprünün Bizans askeri tarihindeki önemine dikkat çekiyor.
Ramsay 214-216. sayfalar da köprünün yerini tesbit için muhtelif görüşleri de seslendiriyor.
Bizanslı meşhur tarihçi Anna Komnena Zompi Köprüsü’nün Santabaris ( Bardakçı) ile Amoriom’un doğusunda, ve Nicephorus Bryennius da Sakarya’nın (Sangarios) kaynağının civarında bulunduğunu kaydetmişler. Kendisinden öğrendiğimize göre bazı akademisyenler Çifteler ( Kaborkion) civarında bulunan Çandır Köprüsünü önermişler. Ramsay Zompi’nin Sivrihisar (Justinianapolis) ile bağlantısını öneren bu ihtimali reddediyor. Zira naklettiğine göre Mİchael Attaliota'da geçen bir pasaj köprü için bir başka tarafa bakılmasını öneriyor. Pasaja göre 1073 yılında Caesar John ( yazara göre askeri yolu kullanarak) Dorylaion'dan (Eskişehir) doğuya hareket ediyor, daha sonra da Zompi Köprüsünü geçerek Kapadokya'ya gidiyor. Ramsay bir kaç nokta daha belirttikten sonra kendisi köprünün Polatlı-Günyüzü karayoluna düşen Kavuncu Köprüsü’nün güneyinde ve Ilıca suyunun ağzında olabileceğini söylüyor.
Bu Polatlı’ya yakın Ilıca köyünde bir doğal sıcak su kaynağı vardı yanlış hatırlamıyorsam.
Çok küçükken oraya gitmişdim ve su kaynaklarından birinde mevcut havuz ve içinde şeffaf
biçimde görülen balıkları hayretler içerisinde ve merakla izlediğimi hatırlıyorum. Sanki Urfa’nın meşhur
Halil İbrahim gibi bir isimle anıldığı aklımda kalan havuz ve kudsiyet atfedilen balıkları gibi.
Aynısı bu Ilıca köyünde vardı, belli oluyor. Dikkat çekici bir tarihi var bu köy ve topluluğun bence. Eski bir
Kürd yerleşimiydi, ve bu balıklara dokunmamak sanki kutsallık atfediyor, yani antik bir Kürd inanç-geleneğine işaret ediyor.
Çok küçükken oraya gitmişdim ve su kaynaklarından birinde mevcut havuz ve içinde şeffaf
biçimde görülen balıkları hayretler içerisinde ve merakla izlediğimi hatırlıyorum. Sanki Urfa’nın meşhur
Halil İbrahim gibi bir isimle anıldığı aklımda kalan havuz ve kudsiyet atfedilen balıkları gibi.
Aynısı bu Ilıca köyünde vardı, belli oluyor. Dikkat çekici bir tarihi var bu köy ve topluluğun bence. Eski bir
Kürd yerleşimiydi, ve bu balıklara dokunmamak sanki kutsallık atfediyor, yani antik bir Kürd inanç-geleneğine işaret ediyor.
Şimdi havuz da, balıklar da ne alemdedir, bilemiyorum.
Elbette büyük usta Ramsay’in yanından geçecek bilgiye sahip değilim ama köprünün yerine ilişkin önerisine dair bir tereddütüm var:
Eğer suyun ağzındaysa, kış ve bahar aylarında muhtemel yağmurların sebep olabileceği nehir taşmaları söz konusu olabilirdi.
Hele bir de 1400 yıl evvelinin doğal şartları göz önüne alındığında. Yani zamanımıza göre çok az tahribat,
çok az tarımsal sulama mevcut idi. Dolayısıyla bu lokasyon bana pek uygun gelmiyor, gerçi, yeri görmüş de
değilim ve biraz ezberci ve tahmini beyan da bulunduğumu da belirtmem lazım.
Hele bir de 1400 yıl evvelinin doğal şartları göz önüne alındığında. Yani zamanımıza göre çok az tahribat,
çok az tarımsal sulama mevcut idi. Dolayısıyla bu lokasyon bana pek uygun gelmiyor, gerçi, yeri görmüş de
değilim ve biraz ezberci ve tahmini beyan da bulunduğumu da belirtmem lazım.
Mamafih önerim şu; Sakarya’nın doğuya, Polatlı’ya doğru yaptığı kavise yakın bir yerde olmalı bu
köprü. Yine Ilıca’ya yakın olabilir. Yalnız kanaatimce evvela nehrin dar bir bölümünde aramak lazım
köprünün ayaklarından kalan taşları. Ayrıca sadece dar olması yetmez, nehrin iki tarafının da düz
ve sağlam, bataklık olmayan ( zaten zemin serttir) bir kesiminde bulunabilir. Dahası suyun nisbeten
hızlı aktığı ve nehir yatağının derin olduğu bir kısımda aranabilir tahmin ediyorum. Zira askeri geçişler
için, eğer kış ve bahar aylarında bir harekat sebebiyle kullanılacaksa, suyun taşma ihtimalinin en az
olduğu yer köprü için tercih edilmiş olmalı bence. O zaman köprü geçişleri sel ve su taşması göz
önüne alındığında daha güvenli olurdu.
köprü. Yine Ilıca’ya yakın olabilir. Yalnız kanaatimce evvela nehrin dar bir bölümünde aramak lazım
köprünün ayaklarından kalan taşları. Ayrıca sadece dar olması yetmez, nehrin iki tarafının da düz
ve sağlam, bataklık olmayan ( zaten zemin serttir) bir kesiminde bulunabilir. Dahası suyun nisbeten
hızlı aktığı ve nehir yatağının derin olduğu bir kısımda aranabilir tahmin ediyorum. Zira askeri geçişler
için, eğer kış ve bahar aylarında bir harekat sebebiyle kullanılacaksa, suyun taşma ihtimalinin en az
olduğu yer köprü için tercih edilmiş olmalı bence. O zaman köprü geçişleri sel ve su taşması göz
önüne alındığında daha güvenli olurdu.
Velhasılı Ilıca köyü etrafında Sakarya’ya yakın noktalar ya da kabaca, Yeni Mehmetli’den
Sakarya’nın doğu istikametine doğru çizdiği kavisin güney taraflarında bir yerde olmalı.
Sakarya’nın doğu istikametine doğru çizdiği kavisin güney taraflarında bir yerde olmalı.
Zompi’nin ayaklarından kalan taşları ya da hatta zemini bulmak dahi büyük bir başarı ve hazdır bana
göre. Arkeoloji ilmine en uzak mesafede bulunan bizim gibi amatörler için ise gurur verici ve
milyar dolarlarla satın alınamayacak bir etiket...
göre. Arkeoloji ilmine en uzak mesafede bulunan bizim gibi amatörler için ise gurur verici ve
milyar dolarlarla satın alınamayacak bir etiket...